Oltu Taşı: Erzurum’un Siyah İncisi

“…Çocuğum, ağzın Çin ipeği, yangınlar, Oltu taşı…” Şair İlhan Berk böyle demiş sevdiğine. Ona duyduğu aşkı, sevgiyi anlatmak için Oltu taşını anmış. İşte tam da öyle bir şey. İpek gibi, yangın gibi, aşk gibi… Kapkara bir inci, sevda gibi…

Usta şair İlhan Berk’in şiirine konu olan taş, bir ağacın fosilleşmiş hâlidir aslında. Siyah rengi nedeniyle “siyah inci” de denir. Bu taşın cenneti ise Erzurum’dur. Erzurumluların deyişiyle “kara kehribar” sadece siyah da değildir; nadiren de olsa sarı, yeşil-gri arası renkleri de görülür. Ancak taşın “kara”sı daha çok çeker insanı. “İlle de siyah olsun!” diyenler çoktur.

Oltu Taşı

Geçmişte sandık yapımında kullanılırmış, şimdilerde ise daha ziyade ziynet eşyası olarak değerlendiriliyor Oltu taşı. Tespih olup huzur veriyor, kolye olup güzelliğe güzellik katıyor. Kötü ruhları uzak tuttuğuna dair bir inanış varmış çok eski zamanlarda. Hatta insanları nazardan koruduğu da söylenirmiş. Tam da bu sebepten birçok kadın Oltu taşından seçmiş olabilir mi kolyesini? Belki de, kim bilir…

Çıkarması da işlemesi de zahmetli

Maden yataklarından çıkarılan Oltu cevheri, kırılmış damarlar hâlindedir. Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde rastlanır. Çıkarılması da oldukça zahmetlidir.

En kalitelisi ise Erzurum’da bulunur. Güzelsu, Güllüce, Yeşilbaşlar, Alatarla, Dutlu, Çataksu ve Sülünkaya köylerinde bolcadır. Bir de Gürcistan’da… Oradaki de kalitelidir ama Erzurum’un taşının yerini tutmaz.

Oltu Taşı

Her güzel şey için büyük emek sarf etmek gerekir elbette. Taşı çıkarmaktan bir esere dönüştürene kadarki sürece özen de katmak gerekir. Erzurum’un engebeli bölgelerinde ve dik yamaçlarında bulunduğu için dağlara giden yollara herhangi bir aracın girmesi pek mümkün değil. İnsanlar elde kazma, kürek yürüyerek geçiyor o yolları. Atılan her adım, taşı biraz daha değerli kılıyor hâliyle.

Çıkarılan taşın yumuşak bir yüzeyi var ancak hava ile temas ettiğinde hemen sertleştiği için atölyeye gidene kadar nemli kalması gerekiyor. Yumuşak Oltu taşına, çifte su verilmiş bıçakla yontulup zımparalanarak şekil veriliyor. Ustanın elindeki taş tebeşir tozu ve zeytinyağı ile cilalanıyor. Böylece kolyeden küpeye, küllükten yüzüğe pek çok eşyaya dönüşüyor. Oltu taşı kırılgan olduğu için işlemesi de çıkarması kadar zor. Babadan oğula geçen bir zanaatın odağı ayrıca. Eskisi kadar sık tercih edilmese de Oltu taşı işlemeciliği varlığını bugün de sürdürüyor.

Oltu Taşı

Doğanın milyonlarca yılda oluşturduğu güzellik

Çıkarıldığı çevrelerde birçok ağaç ve bitki fosili bulunan Oltu taşının ağaçlardaki reçinenin topraktaki kil ve linyit ile milyonlarca yıllık etkileşimiyle buluşarak meydana geldiği tahmin ediliyor. Mikroskop altında yapılan incelemede kil planjları, linyit, prit taneleri ve reçine gibi bileşenlerden oluştuğu görülüyor. Maden Araştırma Enstitüsü 1955 yılında bu taşın ardıç kömüründen meydana geldiğini bildirmiş. Çeşitli kaynaklarda Oltu taşıyla ilgili işlemecilik faaliyetlerinin bu coğrafyada 18’inci yüzyılın sonunda başladığı ifade ediliyor.

Oltu taşına dair bilgi, rivayet çok… Eğer siz de doğal taşın mucizelerine inananlardansanız yazının bu kısmına daha çok odaklanmanızı tavsiye ederiz. Stres azaltıcı, depresyon giderici, mutluluk verici özellikleri olduğuna, şans getirdiğine inanılıyor. Kolye olarak kullanılması hâlinde tiroit enfeksiyonlarını yok ettiği söyleniyor, guatr oluşumunu engellediğine inanılıyor.

Yalnız satılan her “Oltu taşı”, gerçekten Oltu taşı olmayabilir. Özellikle tespihler… Uzun yıllar plastik tespih kullandıysanız zaten elinize aldığınızda farklı bir kayganlığı olduğunu hemen hissedeceksiniz. Ancak dikkat! Piyasada taklitleri de var. Bir iki ipucu verelim ki satın almak isterseniz yanılmayasınız:

Oltu Taşı

Ağzınızla Oltu taşına buhar verin. Yüzeyinin nemlenip nemlenmediğine bakın. Nemlenirse Oltu taşıdır. Emin olamadınız mı? O zaman, taş bir zemine sürterek elektriklenme özelliğini devreye sokun. Bu sürtünmeden dolayı etrafındakileri kendine mıknatıs gibi çekiyorsa gerçek bir Oltu taşına sahipsiniz demektir. Güle güle kullanın… Bu da sizin için yeterli değilse “ateşleme” yöntemine başvurmanız gerekiyor. Ateşe tuttuğunuzda sahteleri erirken, gerçek Oltu taşı alev alır ama erimez.

İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de ve Türkiye’nin daha birçok noktasında Oltu taşından yapılmış bir tespihe rastlamak mümkün. Öte yandan, Erzurum’a yolunuz düşerse neden ana toprağından var olmuş bu taşa sahip olmayasınız ki!..

Yazı : Özlem Güneş Fotoğraf : Aygül Öztürk

Bu yazımızı okuyan 4.915. takipçimizsiniz.

Misafir Yazar

Misafir yazar olmak istermisiniz ? Sizleri gencyolcu.com ziyaretçileriyle buluşturmak hedefi ile misafir yazarlık kabul ediyoruz. Kriterler: Yazılar kesinlikle özgün ve size ait olmalıdır. Yazınız gencyolcu.com da yayımladıktan sonra link vererek başka yerde yayımlaya bilirsiniz. Yazınızı bilgi@gencyolcu.com adresimize gönderebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir