Bu ilçede en sık işlenen suç kız kaçırma

Her genç kızın hayalidir; gelinlik giymek, telli duvaklı babaevinden çıkmak. Ancak bu hayal her zaman gerçeğe dönüşmüyor. Kimi zaman ailelerin karşı durması, kimi zaman da düğün-çeyiz masraflarından kurtulmak için ‘kaçarak evlenme’ yolu seçiliyor. Karabük’ün Eflani ilçesi eskiden beri kız kaçırma olaylarıyla ünlü bir yer. 2009 yılında ise 10 vaka yaşanmış. 2009’un son günlerinde Karabük’ün Eflani ilçesinden bir haber geldi. Şevket B. adlı genç, aşık olduğu kız Nezahat K.’nın başka biriyle nişanlandığını duyunca, cebren ve hile ile kızı resmen kaçırmıştı. Hem de biber gazı kullanarak… Neyse ki yakalandı da kız nişanlısına kavuştu, delikanlı da cezaevine konuldu. Bu, tatsız bir kız kaçırma meselesi. Ama ilçede bile isteye, kendi rızasıyla kaçanların sayısı oldukça fazla.

Hatta Eflani kız kaçırmalarıyla meşhur bir ilçe. Eskiden beri bu tür vakalara çok sık rastlanıyor. 2009 yılında ise 10 kız kaçırma olayı yaşanmış.

2 bin kişinin yaşadığı bir ilçede bu rakam size biraz az gelebilir. Ama rakama köylerin nüfusu da dahil ve kız kaçırma kadar sık işlenen başka suç yok… Gerçi kız kaçırma olayı sadece Eflani’ye has değil. Ülkemizde bu tür olayları sık duyuyoruz ama Eflani’de artık bu vaka-i adiye yani hiç şaşırılmaması gereken sıradan bir olay halini almış. ‘Neden telli duvaklı düğünler yapılmıyor, bu kızların derdi ne ki kaçıyor?’ diye merak edip Eflani’ye gittik. Amacımız kaçan çiftlerin hikayesini araştırmaktı. Ancak hepsi ailelerini tekrar üzmemek için kesinlikle konuşmaya yanaşmadı. Biz de 20 yıl önce yine eşlerini kaçırarak yuva kuran Gadı İsmail Dayı ve Hüseyin Varol’un hikayesini dinledik…

Eflani’nin merkezinde çay ocağı işletmeciliği yapan Gadı İsmail Dayı, 22 yıl önce bir gece yarısı ticarî taksiyle gerçekleşen olayın bütün detaylarını da hatırlıyor. Önce ‘güzellikle’ istemiş kızı ailesinden. Ağabeyleri vermeyince sevdiği kızı ikna etmenin yollarını aramış. Bir süre mektuplaşmışlar. ‘Tamam’ cevabını alınca da plan yapılmış. Önce kaçtıktan sonra kalınacak yer bulunmuş. Sonra geleceği zamanı haber vermiş, geriye sadece köye gidip çeşme başında beklemek kalmış. “Gecenin karanlığında karşıdan birilerinin geldiğini gördüm. Işıkla işaret verdiler. Ben ağabeyleri sanıp korktum. Allah var, taksici durdurmasa yanımdaki tek kırmayla ateş edecektim.” diyen Gadı Dayı, ne zaman ki eşini ve yanındaki komşusunu görmüş korkusu da ‘ya gelmezse’ endişesi de kaybolmuş. Köyden müstakbel eşiyle birlikte gecenin karanlığında kaybolurken korkudan ikisi de tek kelime konuşmamışlar. Bu korkuya “Abileri seni bulunca domuz kurşunuyla vuracak.” söylentisi de eklenince günlerce ortaya çıkmamış.

Gadı Dayı’nın eşi Ayşe Teyze, konuşurken 22 yılın muhasebesini yapıyor. “Keşke” diyor “verselerdi de ben de annemi üzmeseydim. Ama oldu bir kere…” ‘Şimdi olsa yine kaçar mıydın?’ sorusuna ‘evet’ cevabı veriyor ama genç kızlara kaçmamalarını tembih etmeyi de unutmuyor. “Gelinlik kızlar evlenecekleri kişiye evlerinin bütün eksiklerini aldırsın ondan sonra evlensinler.” diyen Ayşe Teyze, hâlâ sıkıntılı zamanları olsa da mutlu olduğunu anlatıyor ve şakayla karışık eşine sataşıyor: “Evlenirken hiçbir şeyimiz yoktu, bir bilezik almıştı beyim. Onu da iş kurarken sattı.”

‘Ayakkabısına not bıraktım’

Karacapınar köyünden Hüseyin ve Sevgi Varol çifti de kaçarak evlenenlerden. Hüseyin Bey, ‘Sevdik de kaçtık.’ işte diye anlatmaya başlıyor. Kanın deli aktığı dönemlerde Sevgi’ye rastlayan Hüseyin, onunla konuşmanın yollarını arıyormuş. Bir akşam köyden bir komşuya ailecek oturmaya giden Hüseyin, Sevgi’yi görünce ‘işte tam zamanı’ demiş. ‘Lavaboya gider gibi yapıp Sevgi’nin ayakkabısına not bıraktım. Meğer onun da gönlü bende imiş, o da benim ayakkabıma not bıraktı.’ diyor.

Notlar ile başlayan sevdanın sonu, ikinci hafta da yakalanmak olunca, babadan korkan Sevgi, çantayı kaptığı gibi Hüseyin’in kapısına gitmiş. ‘Planda ne kaçmak, ne de hemen evlenmek vardı.’ diyen Hüseyin yapacak bir şey yok deyip birikmiş bütün parasını almış, Sevgi ile kasabanın yolunu tutmuş. Dikkat çekmemek için ayrı yollardan kasabaya varan Hüseyin ve Sevgi, çevrenin korkusundan arabaya bile binememiş. Hüseyin “Kasaba yeri, insanlar kaçtığımızı anladı da yardım etmedi, jandarma korkusundan.” diyor.

10 gün akraba yanında kalmışlar bu sırada. En sonunda köy büyüklerinden rica edip gönül almak isteseler de nafile… Kızın babası, Nuh diyor peygamber demiyormuş. Bir yolunu bulup gençleri evlendirmeyi düşünen köy muhtarı, savcıdan aileyi razı etmek için yardım istemiş. Savcıya karşı gelmeyen kız babası Hüseyin dayı ‘Olur.’ demiş demesine de, ne düğüne gitmiş ne de kızını affetmiş.

Altı yıl ailesinin gönlünü alamayan Sevgi hanım, “Aradan 20 yıl geçti. Evliliğimden pişman değilim ama şimdiki aklım olsa böyle davranmazdım.” diyor. Şimdi 14 yaşında bir kızı 10 yaşında da bir oğlu var. “Ailemle artık görüşüyoruz, fakat eski defterleri sırf onların gönlü kırılmasın, evimin huzuru kaçmasın diye hiç konuşmuyorum.” diyor.

“Karadır kaşların ferman yazdırır/Bu dert beni diyar diyar gezdirir.” türküsü herkese farklı anlamlar ifade etse aslında sevdiği kızı kaçıran, sonra yakalanan daha sonra da hapiste yatan Mustafa Tuna’nın hikâyesini anlatıyor kendi dilinden. Herkes Tuna kadar içten anlatamasa da yüzyıllardır benzer hikâyeler bu toprakların her köşesinde yaşanıyor. Kimi zaman sevdiği kızdan yüz göremeyen bir delikanlı, kimi zaman iki gönül bir olsa da aileden onay çıkmaması ile başlayan maceralara son dönemde karşılıklı anlaşarak çeyiz ve düğün hazırlıkları sıkıntısından kurtulmaya çalışan gençlerin hikâyeleri ekleniyor.

Eflanili Gadı İsmail Dayı, eşi Ayşe Teyze’yi 22 yıl önce kaçırmış. Ayşe Teyze, “Keşke verselerdi.” diyor…

***

Sevgi ve Hüseyin Varol, evlendikten sonra 6 yıl boyunca ailelerinin gönlünü almak için uğraşmış.

Kaynak: İSA ŞİMŞEK – SEVİM ŞENTÜRK – Cumartesi – Zaman

Bu yazımızı okuyan 1.149. takipçimizsiniz.

gencyolcular

Genç Yolcu 2005 yılında #BirlikteKeşfedelim sloganıyla Gezi • Kültür • Sanat alanında yayın hayatına başlamıştır. İletişim: bilgi@gencyolcu.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir