Peygamberimiz ve Gençler

Her ülkenin en büyük enerji kaynağı gençliğidir. Bu enerji başıboş bırakılırsa, o topluma büyük kötülük edilmiş olur. Hele hele bu enerji yıkıcı ve olumsuz yönlere çevrilirse, bu en büyük ihanet olur. Bu bakımdan gençler doğruya, iyiye, güzele yönlendirilmeli; ilim, iman, ibadet ve ahlâk ile donatılmalıdır. Gençler sigara, alkol, kumar, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklardan ve zararlı akımlardan korunmalıdır. Gençlerimiz de, gençliğin geçici bir dönem olduğunu bilmeli ve her yönden zinde oldukları bu dönemi, en iyi şekilde değerlendirmelidir. Çevreden gelecek olumsuz telkinlere kanmadan, kendilerini çok iyi yetiştirmeli; bu arada Allah’a olan kulluk görevlerini de ihmal etmemelidir. Peygamberimiz, kıyamet gününde, insanın gençliğini nerede ve nasıl harcadığından sorguya çekileceğini açıklamıştır.

Kur’an-ı Kerim’de gençler

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de, başta Peygamber Efendimiz olmak üzere, bir çok peygamberin davranışlarından örnekler verilmektedir. Meselâ Hz. İbrahim genç yaşta puta tapan kavmiyle mücadele etmiştir: “Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye. Bunu tanrılarımıza kim yaptış Muhakkak o, zalimlerden biridir, dediler. (Bir kısmı) Bunları diline dolayan bir genç duyduk; kendisine İbrahim denilirmiş, dediler. O halde, dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler. Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın ey İbrahimş dediler. Belki de bu işi şu büyükleri yapmıştır. Hadi onlara sorun; eğer konuşuyorlarsa! dedi.”

Kur’an-ı Kerim’de, yakışıklı bir genç olan Hz. Yusuf’un nefsiyle mücadelesi de anlatılmıştır. O, iffetini korumasıyla gençlere güzel bir örnek olmuştur:
Ashab-ı Kehf olarak bilinen gençlerin, Allah yolundaki mücadeleleri de Kur’an’da yer alan örnekler arasındadır. “O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! demişlerdi.”

Peygamberimiz, gençlere önemli görevler verirdi. İrşad faaliyetleri ve Kur’an öğretmek için çevre beldelere eleman gönderirken, bunları genellikle gençler arasından seçerdi.

Peygamberimiz ve gençler

Peygamberimiz’e ilk iman edenlerin çoğu gençlerdi. Peygamberimiz gençleri sever, onlara ayrı bir değer verirdi; onlar da Peygamberimiz’i severlerdi. Zeyd b. Harise, küçük yaşlarda esir düşüp, köle olarak Hz. Hatice’ye satılmıştı.

Hz. Hatice, Peygamberimizle evlendikten sonra, Zeyd’i onun hizmetine vermişti. Babası ise, oğlunu uzun süre aradıktan sonra, Peygamberimiz’in yanında olduğunu öğrenmiş ve gelip oğlunu geri istemişti. Peygamberimiz Zeyd’i serbest bırakarak, babasıyla gitmesine izin verdi. Fakat Zeyd, babasıyla gitmeyi kabul etmedi ve:”Benim babam da anam da sensin!” diyerek, Rasûlüllah’tan ayrılmadı.

Peygamberimiz, gençlerde gördüğü hataları, on ları kırıp incitmeden düzeltirdi. Peygamberimiz’in müezzinlerinden birisi de Ebu Mahzûre isimli bir sahabidir. O, Müslüman olmadan önceki bir hatırasını şöyle anlatır: Rasûlüllah, Huneyn savaşından dönüyordu. Ben, hepsi de Mekkeli olan on kişilik genç bir grupla beraberdim. Rasûlüllah’ın müezzini namaz için ezan okumaya başladı. Biz, bir köşeye çekildik ve alay ederek müezzinin söylediklerini tekrar etmeye başladık. Bizi Rasûlüllah duymuştu. Ezan bittikten sonra, ”Şunların içinde güzel sesli biri var” diye gönderdiği adamlar bizi huzuruna götürdüler. Rasûlüllah:

– Sesi gür olan hanginiz diye sordu. Yanımdakiler beni gösterdiler. Rasûlüllah onları bıraktı ve beni yanında alıkoydu. Sonra bana:

– Haydi bir ezan oku, diye emretti. Rasûlüllah’tan ve ezandan hiç hoşlanmadığım halde, çaresiz kalktım ve önünde durdum. Bizzat kendisi bana ezan okumayı öğretti. Ben ezanı bitirdiğim zaman, bir miktar gümüş para bulunan bir kese verdi. Daha sonra alnımı ve göğsümü sıvazladı ve: Mübarek olsun! dedi. Ben:
– Ey Allah’ın Elçisi! Mekke’de ezan okumama izin ver, dedim.

-İzin verdim, buyurdu. İşte o anda, Rasûlüllah’a karşı duyduğum hoşnutsuzluktan bende eser kalmamış, gönlüm ona karşı sevgi ile dolup taşmıştı. Mekke’ye geldim ve Rasûlüllah’ın emriyle müezzinlik yapmaya başladım. Bu zat vefat edinceye kadar Mescid-i Haram’da müezzinlik yapmış; kendisinden sonra da uzun süre çocukları ve torunları aynı görevi sürdürmüştür.

Hz. Ömer’in oğlu Abdullah, bir yolculukta Peygamberimizle birlikte idi. Kendisi, babasına ait genç ve güçlü bir deve üzerinde yolculuk yapıyordu. Hayvan hızlanarak Peygamber’in devesinin önüne geçiyordu. Hz. Ömer, oğluna seslenerek:

– Abdullah! Hiç kimse Peygamber’in önüne geçmez! dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz Hz. Ömer’e:

– Bu güçlü deveyi bana sat, buyurdu. Hz. Ömer de teklifi kabul etti. Peygamberimiz devenin bedelini ödedikten sonra:

– Bu deve senindir Abdullah, ne istersen yap! Buyurdu.

Peygamberimiz, gençlere önemli görevler verirdi. İrşad faaliyetleri ve Kur’an öğretmek için çevre beldelere eleman gönderirken, bunları genellikle gençler arasından seçerdi. Meselâ, Yemen’e gönderdiği Muaz bin Cebel 20 yaşlarında bir gençti.

Birinci Akabe biatından sonra Medineli Müslümanlara Kur’an’ı ve İslâm’ı öğret mek üzere, 35 yaşlarında bulunan Mus’ab bin Ümeyr’i görevlendirdi. Peygamberimiz, hastalanmadan birkaç gün önce şam tarafına göndermek üzere bir ordu hazırlamış ve komutanlığa Üsame bin Zeyd’i getirmişti ; o sırada Üsame 20 yaşlarındaydı.
Peygamberimiz, Tebük seferinde Malik bin Neccar oğullarının sancağını Kur’an’ı çok iyi bilen ve o sırada 20 yaşlarında olan Zeyd bin Sabit’e vermişti. Zeyd, Peygamberimiz’in emriyle İbranice de öğremnişti.

Peygamberimiz’den öğütler

Peygamberimiz’in, gençlerimiz başta olmak üzere bütün Müslümanları ilgilen diren pek çok uyarısı vardır. Bunlardan ikisini nakletmekle yetiniyoruz:
Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: ”Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin: Ölüm gelmeden önce hayatın, hastalık gelmeden önce sağlığın, meşguliyetten önce boş zamanın, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin.”

Peygamberimiz dindar gençlerin elde edeceği mükâfatı da müjdelediği bir hadisinde şöyle buyurmuştur. : ”Yedi sınıf insan vardır ki, Yüce Allah kendi gölgesin den başka hiçbir gölge bulunmayan kıyamet gününde, bunları kendi arşının gölgesinde gölgelendirir: Adaletli devlet başkanı, Allah’a ibadet ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç, gönlü mescidlere sevgiyle,  bağlanmış olan namazlı kimse, Allah için seven ve bu sevgi ile birleşip bu sevgi ile ayrılan kişi…

Konumuzu özetlersek; her ülkenin en büyük enerji kaynağı gençliğidir. Onlar, yeniliklere açık, toplumun enerjisi ve dinamik gücüdür. Bu bakımdan gençler doğruya, iyiye, güzele yönlendirilmeli; ilim, iman, ibadet ve ahlâk ile donatılmalıdır. Gençler sigara, alkol, kumar, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklardan ve zararlı akımlardan korunmalıdır. Gençlerimiz, gençliğin geçici bir dönem olduğunu bilmeli ve her yönden zinde oldukları bu dönemi en iyi şekilde değerlendirmelidir. Çevreden gelecek olumsuz telkinlere kanmadan, kendilerini çok iyi yetiştirmeli; bu arada Allah’a olan kulluk görevlerini de ihmal etmemelidir. Peygamberimize ilk iman edenlerin çoğu gençlerdi.

Peygamberimiz gençlere ayrı bir değer verir, onları önemli işlerle görevlendirirdi. Ayrıca gençlerde gördüğü hataları onları kırıp incitmeden düzeltirdi.

Yazı: Doç. Dr. Selim Özarslan – Fırat Üniv. İlâhiyat Fak

Bu yazımızı okuyan 2.224. takipçimizsiniz.

gencyolcular

Genç Yolcu 2005 yılında #BirlikteKeşfedelim sloganıyla Gezi • Kültür • Sanat alanında yayın hayatına başlamıştır. İletişim: bilgi@gencyolcu.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir