Mersin: Akdeniz’in Harikalar Diyarı

Adana Havaalanı’ndan bir saati bulmayan keyifli bir güzergâh üzerinden Mersin’e hızlıca ulaşıyoruz. Adetim olduğu üzere ilk molamızı Adana Tarsus yolu üzerindeki Yenice’de verip muhteşem ayranın tadına varıyoruz. Yol boyunca gözümüze çarpan ve bize Akdeniz’de olduğumuzu bir kez daha vurgulayan turunç bahçeleri eşliğinde Mersin’e vasıl oluyoruz.

Mersin’in en son 2012 yılında görmüştüm. Geçen iki yıl içerisinde kenti yaşam konforu daha yükselmiş ve daha mutlu buldum. Eskiden kentin en eski merkezi olan Yoğurtçu Pazarı artık nostaljik bir hatıra. Gelişen kent günümüzde birçok merkeze sahip.

Kuşkusuz Mersin’in Akdeniz’in en önemli liman kenti oluşunun bu gelişimde payı büyük. Mersin’in bende bıraktığı en güzel izlenim kendimi bu şehre ait hissetmem. İçindeki hayata sizi hemen katan, kendinden bir parça kılıp ardından da keşfetme arzunuzu harekete geçiren bir sıcaklığı, farklı bir zenginliği var Mersin’in. Tantuni yeme ritüelimizin ardından vakit kaybetmeden kent merkezinde keşfe başlıyoruz.

Sanat Kenti

Mersin yılın her döneminde sanatla iç içe. Sergilerin, konser ve müzik festivallerinin biri diğerini takip ediyor kentte. Geçtiğimiz yıl düzenlenen Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali’nin ardından şu günlerde yeni film festivallerinin hummalı hazırlıkları yapılıyor. Geçtiğimiz Haziran ayında düzenlenen Müzik Festivali, başta Yair Dalal ve Buika olmak üzere uluslararası birçok önemli ismi müzik severlerle bir araya getirdi. Sanata değer veren, sanatı talep eden dinamik bir şehir oluşuyla farklı bir cazibe merkezi olan Mersin, aynı zamanda tam bir müzeler şehri.

Keyifli Kordon Boyu

Mersin kent merkezindeki turun ardından soluğu uzun palmiye ağaçlarıyla oldukça güzel görünen sahil boyunda alıyoruz. Yenilenerek eskisinden daha modern bir görünüme kavuşan sahil, düzenli parkları, bisikletlileri, yürüyüş ve koşu yapan kent sakinleriyle cıvıl cıvıl bir nefes alma noktası olmuş. Sahilin karşısında yan yana sıralanan irili ufaklı kafeler, lokantalar, modern ve yüksek binalarla şık mağazalar kentin çağdaş yeni yüzünü sergiliyor.

Torosların Gizli Hazineleri

Mersin, sırtını verdiği yüksek Toros Dağları’nın korumasında bozkırların kuru ve yıpratıcı etkisinden uzak kalmış bir vaha. Bu vahayı oluşturan Toroslar ise bağrında yüzlerce doğa ve tarih hazinesini saklıyor. Yaz günlerinin sıcak saatlerinde Toros yaylalarının serinliğini yaşamak için yönümüzü Çamlıyayla’ya çeviriyoruz.

Eski adı Namrun olan belde üzümüyle de çok meşhur. Çamlıyayla’nın bizi karşılayan rehberimiz Aşık Ali ile hasret giderdikten sonra hızla muhteşem bir doğa harikası olan Cehennemdere Milli Parkı’na doğru yola çıkıyoruz. 2 bin 500 metre rakımlı kartal yuvası bir zirvede, mavi sedir ağaçlarının serin gölgesinde odun ateşinde pişirilen nefis sac kavurma ve ayran ikilisine ufka kadar uzanan harika bir doğa manzarası eşlik ediyor.

Birçok bitki ve canlı çeşidine ev sahipliği yapan Cehennemdere gezimizin ardından Çamlıyayla’daki tarihi mekânları, Orta Çağ gözetleme kuleleri ve kale kalıntılarını gezerken Anadolu’nun zengin kültür mirasına olan saygımız daha da artıyor. Günün sonunda köy kahvesinde içilen mis gibi bir çay eşliğinde yorgunluk atıp Mersin’e geri dönüyoruz. Sıkı bir uykunun ardından istikamet Tarsus!

Efsaneler Şehri Tarsus

Tarsus’a hangi yönden gelirseniz gelin, ilkin kentin sembollerinden Kleopatra Kapısı’na gidip öyküleri filmlere ve romanlara konu olan Marcus Antonius ve Kleopatra’nın birbirlerine kavuştuğu noktadan kente tekrar giriş yapın ve binlerce yıllık geçmişi iliklerinize kadar hissedeceğiniz Antik Yol’da yürüyün. Humus sevenler için de minik bir ipucu: Tarsus sadece humus yapıp satan birçok minik lokantayla dolu. Hem de ne humuslar; pastırmalı, sucuklu, kıymalı ve yumurtalı humus çeşitlerini burada bol bol deneyebilirsiniz…

Tarsus, dini mekânlarıyla da son derece önemli. Danyal Peygamber’in kabrinin bulunduğu Makam Camii, Abbasi Halifesi Memun’un yaptırdığı Nur Camii, Hristiyanlığın en önemli isimlerinden Tarsuslu Aziz Paul adına yapılan kilise ve Kuyusu Tarsus’un merkezinde. Buradan araçla yaklaşık on dakikalık mesafede ise meşhur Ashab-ı Kehf Mağarası gün boyu ziyaretçilerle dolup taşıyor. Vaktiniz olursa Nur Camii’nin hemen bitişiğindeki avluda Toroslardan getirilen karla yapılan ve dondurmanın atası sayılabilecek kerebiç tatlısını mutlaka deneyin. Tarsus sokakları mini fotoğraf safarisi için de çok uygun.

Silifke’ye Doğru

Hemen Söyleyelim; Yoğurttan çok daha fazlasını bulacaksınız Silifke’de. Adını, Antik Büyük İskender’in ardıllarından olan Selevkos’tan alan Silifke Mersin’in saklı güzelliklerinden biri. Roma tapınağı, Alaaddin Camii, Göksu Deltası Silifke’deki uğrak yerlerimiz oluyor. Dönüşte ise Şeytan Deresi Vadisi’ndeki kaya kabartmalarını da görme şansımız oldu.

Akdeniz’in Yükselen Değeri

Mersin çağdaş kent yaşamının getirilerini fazlasıyla sunarken, tarihi ve kültürel dokusunu korumayı başarmış sımsıcak bir Akdeniz kenti. Akdeniz’in harikalar diyarı muhteşem sahilleri, yeşilin farklı tonlarını sunan Toros Dağları ve her biri saklı birer hazine olan yaylaları ile size keşfetmek ve unutulmaz bir deneyim yaşatmak için hazır!

Mersin Fotoğrafları

Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Bu yazımızı okuyan 2.831. takipçimizsiniz.

_Rafet Emre Yaylacı_

1991 Konya doğumlu. İlk, orta ve lise eğitimini Konya'da tamamladı. Lisans eğitimini Selçuk Üniversitesi Çevre Mühendisliğinde tamamladı. Hobileri seyahat, spor, tiyatro ve Türk tarihidir. Beşiktaş taraftarıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir