Kadınlar Günü

Kadınlar Günü yaparsanız, erkeklere atıp tutarsanız, kadınların yönetiminde (veya yönetime daha fazla katıldıklarında) dünyanın daha yaşanır, hayatın daha güzel olacağını iddia ederseniz… erkekleri tahrik etmiş olursunuz, onlar da erkekler günü yaparlar, kadınlardan -tarihte ve günümüzde- çektiklerini dile getirirler, “teğdiydi, teğmediydi” diye tartışmalar, cevaba cevaplar, savunmalar alır başını gider. Bunun yerine “insanın değerine, insan haklarına, güçlülerin güçsüzleri ezme ve sömürmelerine” yer veren, bunları konu edinen, ilgililerin dikkatlerini bu noktalara yönelten günlere ve faaliyetlere ihtiyacımız var.Dünyada zayıf erkekler de mazlum, birçok haksızlığın pençesinde kıvranıyorlar. Birçok ailede erkek mağdur, kadın hep haklarından söz ediyor, ama sıra ödevlerine geldiğinde itirazlar, pazarlıklar, savunmalar başlıyor. Bugünün şartlarında ve özellikle şehir aile hayatında erkek, sanıldığı kadar güçlü ve avantajlı da değil. Uygun olmayan bir kadına (eşe) düşmüş ise yakasını kurtarması oldukça zor.

Kadın, erkek, çocuk milyonlarca insan iş yerlerinde haksızlığa maruz; cinseli de dahil taciz ediliyor, hakkı verilmiyor, ağır işlerde ve olumsuz şartlarda çalıştırılıyor, sosyal güvencesi yok, hakkını aramaya kalkışsa hem şiddetle karşılaşıyor, hem de işten atılıyor. Burada kadın erkek fark etmiyor, zulüm hepsini hedefliyor.

Evet, tarihte ve günümüzde, bazı yer ve durumlarda erkekler kadını, zayıflık ve çaresizliğinden yararlanarak ezmiş, birçok insan hakkından mahrum etmiş, onu bir alet gibi kullanmışlardır. Kadının ezilmesine, haksızlığa uğramasına bazı din ve geleneklerdeki -fıtrat, ahlak ve hukuka aykırı- telakkiler ve uygulamalar da sebep olmuştur. Ama günümüzde, feministlerin ve kadın kollarının faaliyetlerinden ziyade, kadınlı erkekli ve daha ziyade erkekli “insan hakları savaşçıları”nın gayret ve himmetleriyle zulmü meşrulaştıran durumlar ortadan kalkmış, kadın erkek eşitliği insan hakları belgelerine ve ülkelerin kanunlarına yansımış, uygulamada da yerini almıştır. Bugün insanlar daha çok kadın oldukları için değil, zayıf oldukları için zulme maruz kalıyorlar. İşte bu sebeple “ezilenler, sömürülenler, mazlumlar” günlerine ihtiyacımız olduğunu düşünüyor, artık bu feminist söylemlerin gına getirdiğini ifade etmek istiyorum.

Bizim, din, kültür ve medeniyetimizde kadın erkek farkı bulunmakla beraber bu farklılık insanlık değeri ve Allah katındaki derece bakımından olmamış, fıtrat ve tabiattan hareketle işbölümüne ve birbirini tamamlamaya yönelik olmuştur. Kötüye kullanmalar, yanlış anlama ve uygulamalar da olmuştur elbette, ama başka din ve kültürlerle mukayese edildiğinde bunların da kıyas kabul etmez derecede hafif kaldığını söylemek mümkündür; çünkü Kur’an-ı Kerim’de “Kadınlar” isimli bir sûre vardır ve İki Cihan Serveri Efendimiz (s.a.) kadınlara iyi davranılmasını emretmiş, “Kadınlara karşı iyi olmayanlarda hayır yoktur” buyurmuştur.

Bu yazımızı okuyan 1.460. takipçimizsiniz.

Site varsayılanı

Özel sektörde 2001 yılından bu yana Yöneticilik, mali işler, ve denetçilik görevlerinde bulundu. Türkiye'nin çok yazarlı blog sitesi Gençyolcu da olmaktan çok keyif almakta. Aile nedir diye sorsalar “iki çocuklu bir baba olarak Gençyolcu ile hayatı yaşamak” der.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir