İngiliz Müslümanların tanıtım atağı: İslamexpo

Islamic Bank of Britain, European Finance House, London Development Agency ve Arap İngiliz Ticaret Odası gibi kurumların sponsorluğunda ve 1,5 milyon puan bütçeyle gerçekleştirilen fuar, ‘Müslüman ya da değil; birbirimizin farkında olalım, dinleyelim’ sloganıyla, 4 gün boyunca binlerce ziyaretçiyi İslam dünyasından parıltılarla buluşturdu. Avrupa’nın en büyük İslamî kültür faaliyeti olarak kayıtlara geçen Islamexpo’nun organizatörlerinden İsmail Patel’in, ‘tek hedefi köprüler kurmak’ şeklinde tanımladığı organizasyonu özellikle İngiliz öğrenciler, sınıflar halinde, öğretmenleriyle ziyaret etti. İslam mutfağına ait yemekleri tadan, sanat çalışmalarını gören, İslam bilimi ile ilgili stantlarda Müslüman bilim adamlarının çalışmalarını gören İngiliz çocuklar, aynı zamanda tarih standında da, başta Osmanlı olmak üzere, Müslümanların kurduğu büyük imparatorluklar hakkında interaktif ekranlardan bilgiler aldılar.

Her ne kadar kağıt üzerinde yazılı olmasa da, fuarın asli amacının, İngilizlerin zihninde, özellikle 7 Temmuz saldırılarından sonra oluşan tereddütleri gidermek olduğu göze çarpıyordu. Organizasyonun özellikle beyinlere hitap eden panel bölümlerinde, ‘İslamkorkusu’ (Islamofobia) kıyasıya eleştirildi. Guardian gazetesinin etkin isimlerinden köşe yazarı Seumas Milne, ‘İslam’ın Batı medeniyetiyle uyuşmadığını söyleyenler hastadır’ diyerek, Müslümanların kutsal değerlerine dönük saldırıları, fikir özgürlüğü olarak değerlendiren Batılı meslektaşlarını da topa tuttu. Milne’in ‘Bu yapılanlar olsa olsa fikir tecavüzüdür’ tespiti, kendisini dinleyenleri coşturdu. Panellerin en gözde ismiyse, Tarık Ramazan’dı. Özellikle Avrupa ülkelerinde yaşanan entegrasyon tartışmaları bağlamında, Avrupa’daki Müslümanların birçoğunun kanuna bağlılık, dil, yaşanılan ülkeye sadakat ve özgürlüklere saygı konusunda bir sorunları olmadığını ifade eden ünlü düşünür, radikalliğin bir sorun, ama bunun geneli bağlamayan bir sorun olduğunun görülmesi gerektiğini söyledi.

Yusuf İslam da konuştu

Ve tabii ki Yusuf İslam. Fuarın açılış gününün renkli isimlerinden biri de bir zamanların Cat Stevens’ıydı. Açış konuşmasını yaparken, içinden geçilen zor günlerde, İslam’ın gerçek mesajını verebilmek konusunda müziğin yardımcı olabileceğini düşündüğü için tekrar eski tarz müzik yapmaya başladığını hatırlatan ünlü sanatçı, özellikle salonu dolduran (muhtemelen eski hayranları olan) İngilizlerden büyük alkış aldı.

Islamexpo, aynı zamanda İngiltere’de de oldukça etkin olan ve İslami renkler taşıyan sivil toplum kuruluşlarının da gövde gösterisine sahne oldu. Başta Islamic Relief olmak üzere, Muslim Aid, Muslim Hands, Human Relief Foundation gibi kuruluşlar, dünyanın dört bir yanında sürdürdükleri faaliyetlerini sergilediler. Bu arada İngiliz hükümetinin, bu sivil toplum kuruluşlarına büyük destek verdiğini de ekleyelim. Müslüman’ın hayırda önde gidenini, İngilizler de seviyor besbelli…

Neredeyse tüm fuar konsepti, başta İngiltere’deki Müslümanlar olmak üzere, Batı’dan gelen eleştirilere dönük daha aktif bir tutum takınılması gerektiği düşüncesine yaslanıyordu. O yüzden olsa gerek, fuarda sergilenen İslami moda örneklerinin parıltılı örnekleri kadar ilgi çeken bir başka ürün de üzerinde ‘Don’t panic, I am Islamic’ (Müslüman’ım, paniğe gerek yok) yazılı tişörtlerdi. Öte yandan fuara sadece İslami renkler taşıyan kuruluş ya da vakıflar katılmadı. İngiltere’nin dünyaca ünlü yayın kuruluşu BBC, açtığı stantta, gazetecilik heveslisi genç Müslümanları tavlamak için birbirinden ilginç (stüdyoda BBC spikeri yapıp, ekran karşısında haber okutmak gibi!) atraksiyonlara imza attı. Tabii El Cezire de salondaki yerini almıştı ama broşür dağıtmaktan öteye geçemediklerini ekleyelim. Bir diğer ilginç katılımcı da İngiliz Futbol Federasyonu’ydu. 3. kez düzenlenen Islamexpo, etki alanını genişleterek devam edecek.