Asrın Saadeti; Ensar Olabilmek

Allah’a şükürler olsun ki 21. Yüzyıl Türkiye’sinde Ensar olabilme fırsatını bizlere sundu. Kimileri muhacir olmakla imtihan edilirken kimileri Ensar ol/ma/makla imtihan ediliyor. Yoklukla imtihan edilmek kolay denir? İmtihan olduğu bilinirmiş. Ya varlıkla imtihan? Gaflete müsait… Kendi kendimize soralım; ne fark var ki Mekke’den Medine’ye hicret eden kutlu davetçinin ashabı ile Suriye’den Türkiye’ye hicret edenler arasında. İki taifede zulümden kaçmıyor mu? İki zümre de ceberrutların zorbalığına maruz kalmadı mı? İki güruh da inançlarından ötürü katledilmedi mi? İki cemaat de gidecekleri yerde kendilerine sahip çıkılacağına inanmıyor mu? Onlar da Müslüman bunlar da Müslüman değil mi? Ne fark var ha ne fark var. Bir tek fark var ki mühim; o günün Ensar’ı bugünkülerden çok daha fedakar, çok daha muhlis, çok daha cömert…İşte size Ensar sözü: “Yâ Resûlallah! Hurmalıklarımızı da, muhacir kardeşlerimizle aramızda bölüştür!” İşte Asr-ı Saadet’ten bir Ensar: Rasûl-i Ekrem’in: “Bu adamı bu gece misafir edecek bir adam yok mu? Allah ona rahmet eylesin.” Buyurması üzerine ayağa kalkan sahabe efendimiz Ebu Talha(ra). Dedi ki “Ben, ey Allah’ın elçisi ben, onu ben misafir ederim.” ve onu alıp ailesine geldi.

Evlerinde kendisinin ve çocuklarının yiyeceğinden başka yiyecek bir şey de yoktu. Hanımına: “Çocukları uyut, ışığı söndür ve mevcut yiyeceği misafire yaklaştır” diye emretti. Bunun üzerine ayet indi; “Kendilerinde fakirlik ve ihtiyaç olsa bile (Muhacirleri) öz canlarından daha üstün tutarlar…” (Haşr/9) Peygamberi çok seviyoruz değil mi? Keşke görseydik diye hayıflanıyoruz. Rüyalarımızı süslemesini bekliyoruz. Gönüllerimize safa Muhammed Mustafa diyoruz. O ise Ensar’a bakın ne diyor: “İnsanlar bir vadide toplansa siz de bir vadide toplansanız ben sizin yanınıza gelirdim.” Ensar olalım, Vallahi de billahi de Hz. Peygamber yanımızda olacak.

Büyük bir imtihan ve büyük bir fırsatla karşı karşıyayız. Düşünün! Hz. Peygamber zaten muhacirin yanında. Hz. Peygamber zaten muhacir. Ensar olursak bizim de yanımızda olacak. Ensar olmazsak mahcubiyet nârı ile yanacağız ki cehennem ateşi yanında hiç kalır. Bu fırsatı değerlendirirsek bilesiniz ki gül bahçeleri bizi bekliyor, ya değerlendiremezsek utançlardan utanç beğeneceğiz. Sevdiklerimizden verirsek hayra erişeceğimizi biliyoruz değil mi? Yetimlere sahip çıkarsak peygamberle ayrılmaz ikili olacağımızı da. Din kardeşliğinin kan kardeşliğinden mühim olduğunu, kendimize istediğimizi Müslüman kardeşimize istemedikçe imanımızın kamil olmayacağını öğrendik değil mi? Verdiklerimizin-vereceklerimiz kazanç olduğunu, bizde kalanların utanç olduğunu da biliyoruz. Bildiklerimizle amel et/me/menin de ne olduğunu da…
Canımızla cihad edemediğimiz ortada, bari malımızla cihad etme fırsatını değerlendirelim. Son olarak şunu açık ve net ifade etmeliyiz ki Suriyeli Müslüman kardeşini ülkesinde -görmek- istemeyen, onlara sözlü yahut yazılı çıkışan, onları azarlayan, hor gören her bir ‘insan’ imanını sorgulamalıdır! Suriyeli kardeşlerimizin Türkiye’ye sığınmasından rahatsız olan Müslüman geçinen ahmaklara hicreti hatırlatırız. Ensar ve Muhacir’i hatırlatırız. Ceddimizi hatırlatırız. Değil mi ki ceddimiz ülkeden ülkeye sırf yardım için koşmuş, nice fedakarlıklar göstererek inanmayanların dahi ihtiyacını gidermiştir. Bir düşünün, inanmayanların, ehl-i küfrün bile. İşte muhtaç olduğumuz asıl-asil bilinç budur. Çünkü mükemmel medeniyetimizin bu anlamdaki temel düsturu “mazlumun dini olmaz” gerçeğidir. Evet, mazlumun dini olmaz. Mazlumun ahı ile Allah arasında perde olmaz. “İman edip hicret eden, Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek mü’minlerdir. Onlar için bağışlanma ve bol rızık vardır.” (Enfal/74) Asrın saadeti bizi bekliyor; Ensar olalım. Vesselam.

ÖNEMLİ NOT : Bu sayfalarda yayınlanan yazılar okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Bu sayfadaki yazılardan GENÇYOLCU veya GençYolcu.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Ayrıca yazıdaki imla hatalarından YAZAR SORUMLUDUR.

Bu yazımızı okuyan 1.038. takipçimizsiniz.

gencyolcular

Genç Yolcu 2005 yılında #BirlikteKeşfedelim sloganıyla Gezi • Kültür • Sanat alanında yayın hayatına başlamıştır. İletişim: bilgi@gencyolcu.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir