Efes Antik Kent

İlk çağın en ünlü kentlerinden biri olan Efes, Küçük Menderes nehrinin deltası üzerinde kurulmuştur. O dönemdeki korunaklı limanı, İran’daki Susa’dan başlayan Kral Yolu’nun denize ulaştığı nokta olması kentin önemini arttırmıştır. Bir kent devletçiği iken Roma İmparatoru Augustus Dönemi’nde Asya Eyaleti’nin başkenti olmuş ve nüfusu M.Ö. 1.-2. y.y. ’ larda o dönem için çok fazla olan 200.000 kişiyi aşmıştır. M.Ö. 6. y.y. ’ da bilim, sanat ve kültürde Milet ile birlikte en ön sırada yer almıştır. Ünlü bilge Heracleitos, rüya tabircisi Artemidorus, şair Callinos ve Hipponax, gramer bilgini Zenodotus, hekim Soranos ve Rufus Efesli’dirler.

Kentteki en eski buluntular M.Ö. 6. bin yıla tarihlenen Çukuriçi Höyük’teki Neolitik Çağ kalıntılarıdır. Ayasuluk Tepesi’nde ise Eski Tunç Çağ’a tarihlenen bir Hitit Dönemi yerleşimi vardır. Burasının adı Hitit yazılı kaynaklarında Apasas olarak geçmektedir. Dilbilimcilere göre Efes kelimesi Apasas’dan türemiştir.

Herodot’a göre M.Ö. 1. bin yıllarında kentte Anadolu’nun en eski halkı olmakla övünen Karyalılar ve Lelegler yaşarken, batıdan göçmenler gelir ve burada bir koloni kurarlar. Ana Tanrıça olarak büyük tapkı gören Kybele, kolonistlerin gelişiyle Efes Artemisi adını alır. Artemis adına yapılan tapınak daha o dönemde dünyanın yedi harikasından birisi sayılmıştır. Kent 7. y.y.’da Kimmerler’in, M.Ö. 560 yılında da Lydialılar’ın ve bundan az sonra Persler’in saldırılarına uğrar.

Büyük İskender ile birlikte özgürlüğüne yeniden kavuşur. İskender’den sonra Lysimakhos’un egemenliğine girdiğinde, bu imparator bugün kalıntılarını gördüğümüz kenti Miletli Hippodamos’un bulduğu “Izgara Plan”a göre yeniden kurar. Bu plana göre kentteki bütün cadde ve sokaklar birbirini dik olarak keser.

Kent deniz ve kara ticareti ile Roma Dönemi’nde Asya’nın en büyük ve zengin metropolü olur. Her taraf mermerden yapılmış anıtsal yapılarla donanır. Tümüyle mermerden yapılmış ilk kenttir. M.Ö. 4.y.y.’da limanın dolması nedeniyle ticaret geriler. İmparator Hadrian limanı birkaç kez temizletir. Liman kuzeyden gelen Marnas Çayı ve Küçük Menderes nehrinin getirdiği alüvyonlarla dolar. Efes denizden uzaklaşır. 7. y.y.’da Araplar bu kıyılara saldırır. Efes, savunması daha kolay olması sebebiyle Ayasuluk Tepesi’ne taşınır. 13. y.y.’da Türkler buraya geldiklerinde Efes’te küçük bir köy bulurlar. Burasını yeniden imar ederek kentin her tarafını bu kez cami, han, hamam gibi Türklere özgü yapılarla donatırlar.

Günümüzde kentin iki girişi vardır. Kolay bir gezi için Meryemana Evi yolu üzerindeki “Magnesia Kapısı”ndan (Üst Kapı) kente girilmelidir. “Doğu Gymnasiumu” Panayır Dağı eteğindeki Magnesia Kapısı’nın hemen yanı başındadır. Üst kapıdan girildiğinde ilk anıtsal yapı “Odeion” ve hemen bitişiğindeki “Varius Hamamları”dır. Efes’in iki meclisli bir yönetimi vardır. Bunlardan ilki olan Danışma Meclisi toplantılarını burada yapardı. Bu nedenle yapı “Bouleterion” olarak da adlandırılır. Odeion’un önünde ticaret işlerinin görüldüğü bir yer (Borsa) olarak inşa edilen,”Bazilika” vardır. Bunun yanındaki kalın sütunları bulunan yapı “Prytaneion (Belediye Sarayı)”dur.

Prytan kentin belediye başkanı gibi görev yapardı. En büyük görevi yapının içindeki hiç durmadan yüzlerce yıl yanmakta olan ocağın sönmemesini sağlamaktı. Kent Tanrıçası Hestia adına bunu üstlenmişti. Efes Müzesi’nde sergilenen Artemis heykelleri Prytaneion kazısında bulunmuştur. Odeion’un önündeki meydan kentin “Devlet Agorası (Yukarı Agora)”dır. Tam ortasında Mısır tanrıları Tapınağı (İsis) bulunuyordu. M.S. 80 yılında Laecanus Bassus tarafında yaptırılan Anıtsal Çeşme, Devlet Agorası’nın güneybatı köşesinde yer alır. Buradan “Domitian Meydanı”na ve bu meydan etrafında kümelenmiş olan “Pollio Çeşmesi”, “Domitian Tapınağı”, “Memmius Anıtı” ve “Herakles Kapısı” gibi yapılara ulaşılır.

Ünlü “Kuretler Caddesi”, Yukarı Agora’dan batıya doğru uzanmaktadır. Caddeden batıya doğru ilerlendiğinde, ilgi çeken yapılar sırasıyla “Trajan Çeşmesi”, zarif ön cephesiyle “Hadrian Tapınağı” ve “Skolasticia Hamamları”dır. Hadrian Tapınağı’nın hemen yanında “Aşk Evi” ve “Latrina (Tuvaletler)” vardır. Caddenin sol tarafındaki yamaçlarda ise “Yamaç Evleri” bulunmaktadır. Peristilli ev tipinin en güzelleri olan bu evler günümüzdeki modern evlerin konforunda idi. Hepsinde duvarlar fresklerle, taban ise mozaiklerle kaplıdır. Gene hepsinde kalorifer sistemi ve hamam bulunmaktadır. Efes yamaç evleri arkeoloji literatüründe belli başlı ayrı bir konu olup mutlaka gezilmesi gerekir.

Caddenin sonunda ise Roma dönemi yapılarının en güzellerinden birisi olan “Celsus Kütüphanesi” bulunmaktadır. M.S. 106 yılında Efes valisi olan Celsus ölünce, oğlu kütüphaneyi babasının adına mezar anıtı olarak yaptırmıştır. Celsus’un lahdi kütüphanenin batı duvarı altındadır. Efes’in en ilginç yapılarından biri olan “Serapis Tapınağı”, Celsus Kütüphanesi’nin hemen arkasındadır. Celsus Kütüphanesi’nin yanındaki “Mazeus Mithridates Kapısından “Ticaret Agorası (Aşağı Agora)”na geçilir.

Aşağı Agora “Mermer Caddenin başlangıç noktasıdır. Caddenin sonunda dünyanın en büyük tiyatrosu olan, 24.000 kişi kapasiteli “Büyük Tiyatro”, St. Paul’ün vaazlarına mekan olmuştur. Tiyatro yaz ve sonbahar ayları boyunca her türlü kültür ve müzik etkinliklerine açıktır. Büyük Tiyatro’nun hemen köşesinde, Efes’in en küçük yapısı olan “Hellenistik Çeşme” yer alır. Bir hamamı da olan karşıdaki “Tiyatro Gymnasiumu” M.S. 2. y.y.’da inşa edilmiştir.

Büyük Tiyatro’dan, bugün tamamen dolmuş olan “Antik Liman”a uzanan, iki yanı sütunlu ve mermer döşeli “Liman Caddesi (Arcadiane Caddesi)”, Efes’in en uzun caddesidir. Her birinde havarilerden birinin heykeli olan dört sütunlu “Dört Havari Anıtı” caddenin hemen hemen ortasındadır. Bu caddenin bitiminde, Antik Liman’a yakın yapılmış olan “Liman Gymnasiumu ve Hamamları” yer almaktadır. Bu yapı kompleksinin kuzeyinde ise 431 Konsül Toplantısı’nın yapıldığı yer olan “Meryem Kilisesi (Konsül Kilisesi)” bulunmaktadır.

“Vedius Gymnasiumu” kentin kuzey ucunda, Bizans Dönemi surlarının hemen yanında yer almaktadır. Bunun hemen yanında, İmparator Neron zamanında inşa edilmiş, at nalı biçimli “Stadium” vardır.


Bu yazımızı okuyan 1.029. takipçimizsiniz.

Mustafa Aysabar

1984 Kahramanmaraş Doğumlu. Suudi Arabistan Mekke'de ikamet etmektedir. Halkla İlişkiler bölümü mezunudur. Yurt içi ve yurt dışında, inşaat sektöründe faliyet gösteren çeşitli firmaların muhasebe, idari işler, lojistik departmanlarında görev yapmıştır. Mescid-i Haram'ın genişletilmesi ve Osmanlı Revakları restarosyonu projesinde aktif görev almıştır. Hobileri arasında yüzme ve su sporları vardır. Aynı zamanda rafting antranörü ve lisanlı sporcudur. GençYolcu.com 'da genelde gezi kategorisinde yazılar kaleme almaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir