Rock’çı değiliz, rock müziği yapan Müslümanlarız

İnsanlığın etrafındaki çemberin daraldığını düşünerek yapılan zulüm ve haksızlıklar karşısında derin bir endişe duyan Ankaralı rock grubu Endişe, isyanın notalara döküldüğü rock dilini kendilerine bir araç olarak seçmiş. Şair Nefi’nin “İhya eden endişeyi feyz-i nefesimdir / Endişe benim tıfl-ı dil-i nev hevesimdir” mısralarını kendimize başlangıç noktası kabul ederek sohbet ettiğimiz Grup Endişe, özellikle gençlerin küresel bir hipnozla karşı karşıya bulunduğu fikrinde.

Bu yüzden de çıkardıkları albümün ismini ‘Küresel Hipnoz’ koymuşlar. Dört kişilik grup, barlarda çalmayı reddediyor. Rock müziğinin çerçevesini küçülttüklerini ve inandıkları şeyler dışında müzik yapmadıklarını belirtiyorlar. “Haksızlığa ve zulme rock dilinde reddiye yapıyoruz.” diyorlar. Evliyaların sözlerini de rock müzikle buluşturan grup, özellikle Bediüzzaman’ın “Zalimler için yaşasın cehennem” sözünün rock diliyle çok iyi kesiştiğini söylüyor ve ekliyorlar: “Her ne kadar siyah giysek de müziğimiz aydınlık.”

Haksızlığa ve zulme rock dilinde reddiye…

Grubun üç elemanının ismi Hüseyin iken neyden endişe ediyorsunuz? Endişeniz Yavuz’un da Hüseyin olmaması mı? (Gülüşmeler)

Hüseyin Işıktekiner: Rehabilitasyon bitiyor. Yakında Hüseyin olacak zaten.

Yavuz Karakuş: Rüyalarıma giriyor zaten. Üzüm üzüme baka baka kararıyor, saçlar dökülmeye başladı zaten. Babamı ikna edersem olacak.

Bu kadar Hüseyin nasıl bir araya geldi?

H.I.: Tamamen tevafuk. Özellikle bir Hüseyin seçme çalışması olmadı.

Hüseyin Dindar: Ama enteresandır, benim etrafımdakiler de hep Hüseyin. İşyerinde dört kişiyiz, üçü Hüseyin. (Gülüşmeler)

H.I.: Dört sene önce çaldığım gruptaki bateristin ismi de Hüseyin idi.

Grubunuzun adı endişe ama hayatta sizi ne endişelendirir?

Y.K.: Geleceğimi tamamıyla kontrol altına alamamak endişelendirir. Henüz evli değilim ama ne olacağına dair bir endişe taşıyorum tabii.

H.I.: Hiç bunu düşünmemiştim ama kişisel endişem dünyanın bu şekilde devam ediyor olması. Bunu kafama takıyorum, rahatsız ediyor beni.

H.D: Şahsi olarak global olaylar haricinde çok fazla endişem yok. Allah nasıl nasip ediyorsa olaylar öyle oluyor. Kişisel olayları çok fazla sorun etmiyorum ama çoluk çocuğumun geleceğini düşünüyoum tabii.

Hüseyin Yalçın: Kendime, aileme, mahalleme, anne ve babama, ülkem ve bütün insanlık için olan vazifelerimi yapamazsam endişe duyarım. Allah’a karşı gösteremediğim tavır ve duruşumdan dolayı endişelenirim. Dünyevi bir endişem yok açıkçası. Bu da Grup Endişe’nin endişesiyle kesişen bir nokta.

Ortak endişeniz nedir?

H.I.: Haksızlık ve zulmün sürüyor olması ortak endişemiz; dileğimiz sürmemesi.

Y.K.: İnsanların bunu algılayamaması, ve küresel olarak uyutulmamız.

Albümünüzün adı Küresel Hipnoz. Bu dileğinizin gerçekleşmesi noktasında yaptığınız müziğin işlevi ne olabilir ki?

H.I.: Belki yolda bir işaret olabilir, birkaç kişinin dikkatini çekebilir. O kadar bencilleştik ki kendimizi kurtarmak için her şeyi yapıyoruz. İnsanlar artık bencil yaşadığı için onlara bunun devam etmemesi noktasında bir uyarı verebilirsek bizim için anlamlı olur.

Müzik dışında hayatın gidişatına dair bireysel duruşunuz nasıl?

H.D.: Eyleme dönüştürdüğümüz olay sadece müzik. Eğer provokatif olmayan bir eylem olursa ve düşüncelerime de uyuyorsa ben gidiyorum.

Y.K.: Elimizden geldiğince Coca Cola içmiyoruz. Mesela saralı bir vatandaş kriz geçirdiğinde herkes yanından geçip giderken ben geçmiyorum. Yardım etmeye çalışıyorum. Artık bunda bile duyarsızlaştık.

H.Y.: Atılmış her adım bir eylem aslında. Alışverişte tercih ettiğimiz markalar aldığımız gazete, seyrettiğimiz televizyon, dinlediğimiz radyo gibi…

H.I.: Bunun kendimizden başlayacağını düşünüyorum. Kendim düzgün olursam etrafım da düzelir. İnsan nefsini ezebilirse gücü önce kendisine yetiyor.

Peygamber Efendimiz’in (sas), “Bir kötülük gördüğünüzde onu elinizle, gücünüz yetmezse dilinizle, ona da gücünüz yetmezse kalbinizle buğz edin.” hadis-i şerifi gereğince bakarsak siz, şu an bu kötülükleri dilinizle düzeltme aşamasında mısınız?

H.I.: Evet o aşamaya gelmeye çalışıyoruz.

Y.K.: Birilerinin çıkıp bir şeyler söylemesi lazım. Bir de bizi nitelendirdikleri isim bir ilk. ‘İslami rock’ diyorlar. İlahileri sert bir tonda söylediğimizi düşünüyorlar, çünkü anladıkları o. Oruç tutup namazımızı kıldığımız ve Müslüman olmanın gereklerini yerine getirdiğimiz için böyle söylüyorlar.

H.I.: İslami ibaresi bizi niteliyorsa şeref duyarız. Biz Müslüman’ız.

H.D.: ‘Müzik yapıyoruz ve bunu İslami yapıyoruz’ demek çok büyük bir cümle. İslam’ı temsil etmek bizim haddimiz değil.

H.Y.: Müslüman’ız, rock müzik dinlemeye ve yapmaya devam ettik ama ortak olarak karşı durduğumuz şeylerden biri de Müslüman kimliğini söylemeden geri durma dır. Burada bir mahalle baskısı da var diyebiliriz.

H.D.: Mesela elektrogitarcımız Hüseyin barda Hz. Hüseyin olmayı başarmış biridir.

H.I.: Ben barda çalarken patronumuz öyle diyordu. Gerçekten de bir mahalle baskısından söz etmek mümkün müzik ortamında. Güvenilir olmayı başardığım için insanların saygısı vardı. Önceden ‘Nasıl müzisyensin öyle? İyi müzisyen içer.’ diyorlardı. Ben de kriter bu ise müzisyen olmamayı tercih edeceğimi söylemiştim.

Rock müziğinin çerçevesine nasıl oturuyor yaptığınız müzik?

H.I.: Rock’ın bir çerçevesi yok, biz çerçevesini küçülttük onun. Günümüz müzisyenleri ‘Ben sana âşık oldum’ diye bir dalıyor artık nereden çıkarsa… Protest olarak da bir şey yapmaya çalışanlar var. Biz inandığımız değerler dışında bir şey yapmayacağız dedik.

H.D.: Müslümanlar tarafından dini sulandırmakla da suçlanır olduk.

H.Y.: Bizi sınırlandıranlar olaylara seküler bir sınırla baktıkları için bir Müslüman’ın olaylara nasıl baktığını anlayamıyorlar. Biz müzikte değil her davranışımızda Müslümanca davranmayı gözetmek durumundayız.

H.Y.: Rock’ın Müslüman yüzünü temsil etmiş olabiliriz. İddiadan ziyade gayret var.

H.I.: Rock müzik bir bardaksa biz bu bardağı boşalttık ve bunu kendi söylemimizle doldurmaya çalışıyoruz. 20 yıl önce olsa çok sıkıntı çekerdik. O günkü İslami müziği aynı şekilde bugün de devam ettirmek sürdürülebilir bir şey değil zaten. Çünkü insanların algısı, hareket hızı ve ruh hali değişti. Yeni bir kültür üretmek gerekiyor.

H.D.: Yapanlar da ‘ne yapsak zaten dinleniyor’ düşüncesiyle hareket ettikleri için Müslümanların yaptığı işlerde çok ciddi bir şekil problemi var. İbrahim Tatlıses’in şarkısını ilahi yapıyor, arkasından veriyor musikiyi…

H.I.: Keşke tasavvuf müziği silsile şeklinde, hocalarıyla birlikte kültürüyle bugüne evrilebilseydi. Adam çok modern ama sahnede derviş gibi oturuyor. Klasik üflüyor ama modern düşünüyor, çaldığı eser 200 yıl önceki. Yeni bir üretim gerekiyor.

Hiç ilahi söylemediniz siz. Söylemeyi düşünüyor musunuz?

H.I.: Söylemedik ama o güzellikleri yansıtacak müziği ancak ustalık dönemlerimizde yapabiliriz.

Rock müzik, içerisinde isyan barındırıyor. Siz öfkeli misiniz?

H.I.: Zalimlere karşı öfkeliyiz ama insanların hata yapacağını biliyoruz. İnsanların üzerine sistematik bir şekilde gidildiği için tepkiliyiz. Bizimkisi yapıcı bir öfke. İnsanlara ‘Oh be!’ dedirtilmiyor. Güç küstahlığı var dünyada. Biz buna karşı sesimizi yükseltiyoruz.

Endişeniz karamsarlık boyutunda mı?

H.D.: İnsan bir şeylerin farkında olmazsa onun düzeleceğine dair bir umudu olmaz.

Sizin müziğinizi insanlar neden dinlesin peki?

H.I.: Altyapı olarak yüz binlerce dolarlık prodüksiyon ortaya koymuş değiliz, bunu kendi imkanlarımızla yaptık. Eminim o şartlar bizim elimizde olsa bütün insanları çekecek müzik yaparız. Rock müzik dinleyicisi olanlara dinletebiliriz, şu an bile dinleyenimiz çok.

Küresel Hipnoz albümünüz kaç sattı?

H.D.: Bin tane basılmıştı, bitti. Artık albüm çok satılmıyor zaten, herkes internetten indiriyor. www.endise.anatolianrock.com sitemize müziklerimizi koyuyoruz.

Bir hayran kitlesi oluştu mu peki?

Y.K.: Ben İstanbul’da yolda yürüyemiyorum mesela.

Evet kimse yürüyemiyor çok kalabalık bir insan trafiği var. (Gülüşmeler) Peki sözlerinizi besleyen manevi büyükler kim?

H.Y.: Beni besleyen, ayakları yere sağlam bastıran Allah’ın yardımı. Hz. Mevlânâ, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli bizi etkiler. Bediüzzaman Hazretleri’nin rock müzikle de kesiştirebildiğimiz ‘Zalimler için yaşasın cehennem’ sözüdür. Yol boyunca bize yardım eden Allah dostları bunlar.

Genç bir kitleye seslenen müzik grubu olarak gençlerin durumunu nasıl görüyorsunuz?

H.I.: Hedonizm üzerine kurulu sistemden, küresel hipnozdan en çok etkilenen grup gençler. Gençlerin bundan kurtulmaları için nefislerini ellerine almaları lazım ama aldırtmıyorlar.

H.D.: Kızılay’da camiye gidiyoruz mesela, cemaat uzun saçlı olduğumuz için farklı bakıyor. Ama alıştılar artık.

Müslüman rock’çı olmanın dezavantajı ne?

Y.K.: Var tabii. İlahi söyleseydiniz daha çok kazanırdınız diyen çok.

H.I.: Bizim derdimiz piyasa Piyasa insanı kalıba sokuyor. Kalıba girip sanat yapılmaz.

Az önce rock müziğinin içinde bir çerçeve çizdiğinizden bahsediyordun ama?

H.I.: Ben o çerçeveyi müziğime çizmiyorum ki. Ben müziğimin içindeki sözlere çiziyorum. Gitarımla istediğim tonda çalarım.

Şimdilik bir albümünüz var, yeni albüm çalışmaları ne alemde?

H.I.: Ömer Gökalp’e teşekkür ediyorum, albümümüzü desteklediği için. İkinci albümümüzün bütün parçaları hazır. Maddi olarak iyi destek alacağımız insanlar olsa kolayca çıkarırız.

Genelde siyah mı giyiyorsunuz?

Y.K.: Genelde koyu renk tercihimiz.

H.I.: Evet tişörtlerim hep siyahtır. Bu rengin rock ile ilintisi dışında ‘Bugün ne giyeyim?’ diye düşünmeyi sevmem. Bir siyah tişörtün aynısından on tane vardır. Herkes aynı tişörtü giydiğimi zannediyor. (Gülüşmeler) Zihinsel olarak rock’çı değiliz, rock müziği yapan Müslümanlarız. Müslümanlar sanatla da müzikle de uğraşıyor kardeşim, dışarıdan bakan insanların da algılayabilecekleri bir müzik yapıyoruz.

H.D.: Diğer grupların söyleyecek sözü kalmamış. Ama bizim söyleyeceğimiz şey çok, düşünen insanın söyleyeceği çok şey olmalı. s.zengin@zaman.com.tr

H. SALİH ZENGİN

Bu yazımızı okuyan 1.597. takipçimizsiniz.

gencyolcular

Genç Yolcu 2005 yılında #BirlikteKeşfedelim sloganıyla Gezi • Kültür • Sanat alanında yayın hayatına başlamıştır. İletişim: bilgi@gencyolcu.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir