Misyon, Vizyon ve Aksiyon Sahibi Olmak!

Kâinâttaki canlı-cansız bütün varlıklar bir misyon üslenmiştir. Her varlık gerçekleştireceği misyona ve amaca hizmet edecek yeterlilik ve donanımlı yaratılmıştır. Bu hususiyet bütün canlılarda kolayca gözlemlenmektedir. İnsan eli ve müdahalesi olmazsa herhangi bir olumsuzluk ve aksaklık da söz konusu değildir. Ancak, insanoğlunun doğuştan getirdiklerinin yanında, sonradan elde ettiği kazanımlarının onu farklı kıldığı bir başka gerçektir. Diğer canlılardan farklı ve ayrıcalıklı bir yönünün mevcudiyeti de anlatılması zor olmayacak kadar açık bir durumdur. Bu var oluş, insana, apayrı bir sorumluluk yüklemekte ve onu ulvi bir misyonun sahibi yapmaktadır. Bu mesuliyet, kendisinin de üyesi olduğu kâinata karşı sorumlu, içinde yaşadığı zamanı ve mekânı mamur kılma ve erdem/fazilet, iyi ve kötü kadim mücadelesinde iyi ve güzelin, erdem ve faziletin yanında yer alma misyonudur.

Ahlâk, ferdi ve toplumsal duyarlılıkların atlasıdır. Duyarlılıklar, ne kadar isabetli, saygı değer ve muhterem olursa, ferdi ve toplumsal münasebetler o ölçüde düzenli, hayati parametreler de o derece sağlıklı olacaktır. Ferdin ve toplumun yönünü, temayüllerini objektif, bilimsel kriterler ışığında, doğru ölçme ve tedbir alma imkânı verecektir

Hayati fonksiyonları olan ahlâkî ölçüler, bedendeki ruh misali vazgeçilmezdir. Onsuz, ne ferdi ne de toplumsal var oluştan söz edilemez. Edilse bile insani bir var oluştan çok, behimi bir var oluş mevzubahis olacaktır.

Göz önünde olanın, önder ve lider olanların yani vizyonda olanların örneklenmesi söz konusu olduğundan her şeyleri; sözleri ve davranışları ilkeli, ahlâkî ve örneklenebilir olmalıdır. Onlar, sadece kendileriyle sınırlı olmayan söz ve davranışların sorumlularıdır.

Kesinlikle ifade edebilirim ki, iddiası olanların davranış ve sözlerinde, vizyonda olanların hareketlerinde, zor da olsa, güç de olsa, içgüdüsellikten arındırılmış, bir sorumluluk ve soyluluk vardır ve de olmalıdır.

Güzel ve kalıcı olanlar klasik, soylu ve kaliteli olanlardır. Ona da kolay ulaşılamaz.

İçgüdüsel davranış ve arzuların tatmini ile hedonisttik tavır ve yönelişle güzele ve mükemmele ulaşılamaz.

Tüketerek şaheserler oluşmaz.

Üreterek sanat eserleri yapılır. Bunun için de ter akıtılır, emek verilir, zorluklarla mücadele edilir, onlara göğüs gerilir ve sorumluluk üstlenilir. Sorumlu davranışların temel felsefesi duyarlı olmaktır. Canının istediği gibi olma kolaylığından uzak, bilinçli davranışın zorluklarını seçmektir.

Tesadüf ve gelişigüzelliklerin ortaya çıkardığı olumlu sonuçlardan, şahsına bir pay çıkarma hakkını kim kendinde görebilir ki?

Ufku, düşünce derinliği ve duyarlılığı olmayan kimseler, nasıl olur da, erdemli davranışların ötesinde, bir de örnekliği olacak toplumsal heyecanın çevrelediği câzibe merkezi oluşturabilirler?

Onlar neyin farkında oldu ki, MİSYON/görev ve sorumluluklarının, VİZYON/görünüm ve muhtevalarının, AKSİYON/gayret ve çabalarının farkında olsunlar?

Lider özellikli örnek şahsiyetler, bir fazilet âbidesi ve aydınlık savaşçısı gibi algılanmakla birlikte, bireysel yönden ziyade asıl gözden kaçırılan sosyal taraflarının sanki bir gizem olarak gizlenmesidir. Sosyal taraflarının bu şekilde gizlenmesi ise, örnek liderleri yeterince tanıma imkânını bize ne çare ki (!) vermemektedir.

Örnek lider, bireysel yönü ve sosyal tarafıyla da bilinmelidir/tanınmalıdır. Aksi halde, eksik bilgi bizi, yanlışlıklarımızla tarihin derinliklerinde kalmaya mahkûm edecektir.

O halde, sahiplenilen değerler manzumesinin ortaya çıkardığı “ben” kimliği, kimlikle var olma iddia ve çabası duruşu, kimliği koruma refleksi de tavrı temsil etmektedir. İşte bu olgu da, insan hayatının ortaya çıkardığı aktivitelerin tamamını ihtiva etmektedir. Bu aktivite, misyonumuzu belirlemek, vizyonumuzu sergilemek ve aksiyonumuzla etkilemek gibi üç boyutlu bir aktivitedir. Başka bir deyişle, misyonumuzu fark etmek, vizyonumuzla fark edilmek ve aksiyonumuzla fark ettirmektir.

Bir medeniyet projesinin en önemli, olmazsa olmaz unsuru, misyon, vizyon ve aksiyon sahibi erdemli insandır/insanlardır.

Erdemli insan; elinden ve dilinden, insanların zarar görmediği (Hz. Peygamber/Hadis) kişi olmalıdır.

Realite bazen (bence genelinde) böyle olmadığını fısıldasa da erdemin ve erdemliliğin gereği budur, bu olmak zorundadır!

Barış, birlik ve kardeşlik duygularıyla bir arada yaşayabilmenin, başkalarının hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmadığı, başkasının ve diğerin varlığının önemli olduğu, varsayıldığı bir anlayış, bir arada yaşama projesinin; modern toplum projesinin ilk ve vazgeçilmez esası ve standardı da olacaktır.

Bu standart da, erdemli insanların/liderlerin düşünce ve davranış ikliminde gerçekleşecektir.

Gerek yaşadığımız toplumda ve gerekse dünyada, misyon, vizyon ve aksiyon sahibi, insana/insanlığa hizmet eden erdemli insanlara selâm olsun!

Prof. Dr. Ali AKYÜZ

Bu yazımızı okuyan 1.185. takipçimizsiniz.

gencyolcular

Genç Yolcu 2005 yılında #BirlikteKeşfedelim sloganıyla Gezi • Kültür • Sanat alanında yayın hayatına başlamıştır. İletişim: bilgi@gencyolcu.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir