Eski imsakiyeler

Çok değil bir asır ya da biraz daha öncesine ait imsakiyeler sanki başka bir dünyadan bahsediyor gibi. Ama satır aralarına girdiğinizde üç kıtada ama tek kalpte atan bir Ramazan duygusunun ortak paydasını yakalayabiliyorsunuz. İmsakiyelerde neler yok ki? Osmanlı’dan kalma imsakiyeler insanı başka bir zaman boyutuna taşıyor. İmsak ve namaz vakitlerini teferruatıyla gösteren imsakiyelerde önemli görülen tarihi ve tabii hadiseler de gün gün işaret edilmiş. Leyleklerin ya da turnaların göç zamanı, hangi “bıldırcın geçimi fırtınası”nın ne zaman başlayacağı ya da “koç ayırma zamanı” gibi ilginç anekdotlar da yer alıyor. Ramazan’ın 15’ine müsadif güne ise “Ziyaret-i Hırka-i Saadet” maddesi konmuş. Hem Fatih Hırka-i Şerif’e hem de Topkapı Sarayı’ndaki mübarek hırkanın ziyaretine atıf bulunuyor.

Bir imsakiyenin sağ üst köşesinde ise rü’yet-i hilal ile ilgili küçük bir uyarı var: “Hilal, pazar ertesi gecesi fevka’l ufuk rakîk görünür”.

Devlet-i Âliye’nin her kıtadaki eyaletlerine ait namaz vakitlerinin yer aldığı imsakiyeler bir dönemin birliktelik ruhunu yansıtması açısından da belge niteliğinde. Üç kıtaya yayılmış memalik-i Osmani’nin ahalisi bir imsakiyeden oruç açabiliyor. Osmanlı Belgrad’ı Osmanlı Kudüs’ünün, Osmanlı Bağdat’ının ne zaman iftar edip, ne zaman imsak edeceğini bu şimdi sararmış kıymetli kağît parçalarından bugün de öğrenebiliyorsunuz.

Darü’l Eytam’ın (Bugünkü Çocuk Esirgeme Kurumu’nun muadili) hazırladığı imsakiye birçok açıdan ilginç özelliklere sahip. Minarelerin üzerinde çocuklar adına “beni unutma” ve en aşağıya da kûfi yazıyla “Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun” yazısı yazılmış.

Ramazan müjdecisi imsakiyelerin sağında solunda; az bir parayla muhatabına arz ile, şahıs ya da kurumların hassasiyetlerine ve isteklerine göre dualar, az yeme ikazı, israf bahsi, kalbi ferah tutma öğüdü, büyük âlimlerden alınmış tenbihler de birer ikişer sıralanıyor. Mesela, şu söz irfanın açılması açısından tokluğun zararını anlatıyor: “Kalbinde nur, mağrifet ve hakikatin lemeanını görmek istersen mîdeni taamdan hâlî bulundur.” Bu söz ise, çok daha iğneleyici niletikte: “Senin böyle tehi (boş/avare) fikr-i hikmet kalmana sebep, burnuna kadar taama müstağrak bir halde bulunmaklığındır!”

Bu yazımızı okuyan 1.956. takipçimizsiniz.

Selman Yaz

1993 İstanbul doğumlu. İlk, Orta ve Lise eğitimini İstanbul'da tamamladı. Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim fakültesi İngilizce Öğretmenliği mezunu. Anadolu Üniversitesi Uluslarası İlişkiler bölümü öğrencisi. Özel bir eğitim kurumunda İngilizce öğretmenliği yapmaktadır. Fransızca eğitimi aldı iyi derecede Fransızca bilmektedir. Hobileri Yabancı diller, çeviri, devletler arası politika, diplomasi, seyahat, trekking'dir. Tam bir Çalıkuşu...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir