Avrapa Yakası’nın Dursun’u ‘Ömür Arpacı’ ile Röportaj

Le ilehe illallah ya, garanti, bu konuda hassasum, noldi rengun soldi, furadabilirim furmayadabilirim ama garantisi yok…” Bu replikler, Avrupa Yakası dizisinin Laz Dursun’u Ömür Arpacı’nın sempatik oyunculuğu sayesinde herkesin ağzına sakız oldu. Konuk olarak katıldığı Oflu tiplemesiyle dikkatleri çeken ve ertesi hafta dizinin kadrosuna dahil olan Arpacı, “Bu dizi için 156 bölüm bekledim. Benim için çok prestijli iş. Bundan sonra ekmek soğan yerim, başka hiçbir dizide Karadenizli rolünde oynamam.” diyor. Trabzonlu olmasına rağmen horon tepemeyen, hamsi dahil hiçbir küçük balığı sevmeyen ve yüzme bilmeyen oyuncu, reklam filmleri yönetmek ve bağımsız filmlerde rol almak istiyor. Arpacı, “Bana deli diyebilirsiniz. Kendi kendime çok konuşurum. Beni ilgilendiren konularda çok hassasım. Titizim, simetri takıntım var, tez canlıyım.” diyor.

Ekmek soğan yerim, başka dizide Karadenizliyi oynamam Avrupa Yakası’nın Laz Dursun’u Ömür Arpacı ile gülmeyi garanti eden bir söyleşi gerçekleştirdik. Avrupa Yakası’na kattığı enerji ile dizinin kaçmaya hazırlanan izleyicisini yeniden ekran karşısında toplayan Ömür Arpacı, ne var ne yoksa anlattı. Röportajı okuduktan sonra bu adamı çok sevebilirsiniz de sevmeyebilirsiniz de, garantisi yok!

İlk soruyu size bırakayım. Niye geç geldiniz?

Metrobüs nedeniyle trafik vardı, elektrikler kesikti. Hiç problem değil öyleyse, sıkıntı yaratmayalım.

Trabzon doğumlu ve Arpacılı köyündensiniz. Köye isminizi verecek kadar bir ağırlığınız var yani?

Tam net bilmiyorum ama galiba dedenin şanı yürümüş ki köye soy ismini vermişler.

Ömür ismi Trabzon yöresinde pek tercih edilmez. Sizin isim nerden esmiş ki, Dursun dururken?

Babam nüfus müdürlüğüne gittiğinde ‘Ömür olsun’ demiş herhalde. Yoksa Karadeniz’de isimler biliyorsunuz Dursun, Ha, Hu filan. (Gülüşmeler)

Memnun musunuz böyle anılmaktan?

İşimi yapıyorum. Benim için Karadenizli, Doğulu ya da Egeli olmak fark etmez.

Şu an son derece düzgün bir diksiyonla konuşuyorsunuz. Çocukken şive yok muydu sizde?

Hiç öyle konuşmadım. Ama Trabzon’da yaşadığım dönemde arkadaşlarımla konuşurken kayar ya, öyle bir durum oluyor. Şimdi gittiğimde bile. Ani tepkilerde filan ortaya çıkar ya o durumlar… Evet, özellikle trafikte. ‘Laaaannn’ diye başlıyorum, üç nokta yani. Ne dediğimi bilmiyorum.

Komik birisi miydiniz çocukken?

Evet evet öyleydim. İlkokuldayken öğretmen beni sınıf sınıf gezdirirdi. Hani dersler boş olunca filan müzik seti getirirler ya, öğretmen beni götürürdü milleti eğlendireyim diye. Saçma sapan durumlar oluyordu, hatırlıyorum. Bütün sınıfları güldürüp çıkıyordum. (Gülüşmeler) Kendimi komik buluyorum, istedikten sonra güldürüyorum.

Babanız sanayide oto cam işiyle uğraşıyordu. Sizin popülerliğinizden sonra işleri artmış mı?

Piyasa çok kötü biliyorsunuz. Kriz var. (Gülüşmeler) Hiç Ömür’ün şeyinden yararlanacak bir durum yok. Sanayi kan ağlıyor. Kötü kötü, 2009 daha da kötüye gidecekmiş. (Gülüyor)

Siz babanızın yanında çalışmadınız mı hiç?

Ben beş yaşında sanayiye adımımı attım. İlk adımımı attıktan sonra mahalleye gelip arabadan indiğimizde Murat abi diye biri ben ona okkalı bir küfür savurdum. Sanayi de ilk öğrendiğim şey küfür oldu. (Gülüşmeler) Bunları silelim tabii. Babamın yanında her yaz çalışıyordum. Babam 7/24 çalışan bir insan. Biz hep çalıştık, benim pazarım olmadı. Bir ara da Mercedes için gelen özel bir camı kırdım, babam da kafamı kıracaktı.

Size benzeyen tipler çoktur Karadeniz’de. Niye bu başarı size nasip oldu?

Orada amatör olarak tiyatro yaptım, Devlet Tiyatrosu’ndaki oyuncu bir arkadaşımla 7-8 ay çalıştım. İstanbul’da dört yıl konservatuar da okudum. Bir alt yapı olmadan olacak şey değil. Kültür Üniv. Sinema TV Bölümü’nde okuyorum.

Hem de yönetmenlik. Yönetmen olmak gibi bir hevesiniz mi var? Hangi yönetmenleri seversiniz?

Reklam yönetmeni olmak isterim. Sanatsal filmler daha çok seviyorum. Keşke bağımsız filmlerden teklif gelse de oynasam…

Johnny Depp ile aynı filmde oynama hayaliniz var sanırım sizin bir de?

En sonunda ulaşacağım ona, en sonunda. (Gülüşmeler) Yok abi ya, işin esprisi o da, çok beğendiğim birisi. Hayranıyız. Öyle bir durumumuz hiçbir zaman olamayacak. Ben umutsuz değilim, Türkiye umutsuz abi. Ben şen şakrak biriyim. 50 kere izlediğim filmleri var. Abartmadan söylüyorum, Darren Aronofsky’ın ‘Requiem for a Dream’ filmini 300 kez izlemişimdir.

Depp’in Bahamalar’da adası varmış. Sizin?

Var Heybeli’de. (Gülüşmeler) Adam yok ama Johnny Depp’le oynarsam bir adağım var.

Depp, The P Grubu’nda gitar çalıyor mesela. Siz?

Bateri… Yok ya! (Gülüşmeler) Gitar, davul var ama kendime çalarım. Müziği sevdiğimi bilin yeter.

Temel fıkralarına gülüyor musunuz siz de?

A arkadaşlarım benden daha çok biliyorlar. O kadar anlatıyorlardır ki aklımda hiçbirisini tutamıyorum. Dinlediğimde çok gülüyorum, ‘birisine anlatacağım’ diyorum ama unutuyorum. Yok.

Diğer dizilerdeki Karadeniz tiplemelerini izler misiniz? Nasıl buluyorsunuz onları?

Denk gelince. Fazla yapılsın, iyi ortaya çıksın.  

Karadeniz rolüyle güldürmek garanti mi?

Hiç öyle bir durum yok. Benim Karadeniz tiplemesi oynamamın nedeni, sonuçta portremin uygunluğu, şiveyi de iyi yapıyorum. Ama onun dışında başka tiplerde oynadım. Bunun Artvinlisini de, Hopalısını da, Rize Pazarlısını da, Vakfıkebirlisini de yapıyorum ayrı ayrı yani. Bu tipleri oynayan arkadaşlar ya orayı görmemişler ya da bilmiyorlar. Sadece ‘Uy daa’ demekle Karadeniz tiplemesi yapılmaz. Burada bir sürü abuk durum, aksan farklılığı var yani. Karadeniz tiplemelerimin hepsinin şivesi birbirinden farklıdır.

Şu an Avrupa Yakası’nda nereyi yapıyorsunuz?

Şu an Of! 35 yaşlarında, sinirli, ileri geri her an konuşabilir bir tipi oynuyorum.

Karadeniz ya da başka yörelerin şiveleri yapıldığında o yörelerin insanları bu konuşma biçimine karşı çıkarlar. Size övgü mü var?

Daha çok övgü. Bana ‘Ya şunu da kullanıyoruz, bunu niye söylemiyorsun?’ diyorlar. Ya da ‘Ya bunu biz de kullanıyoruz. La bu kadar olur la’ gibi şeyler duyuyorum daha çok. Yakında Karadeniz erneklerinden plaketler yağar desenize! (Gülüşmeler) Ya plaket filan hiç uğraşamam öyle şeylerle, gidim alim filan. Protokol adamı değilim. Fırtına dizisinde iken hiç şive kullanmadığım halde Sürmeliler Derneği bir tane gemi maketi vermişlerdi. İlk bölümde şive yapmıştım. Salih Kalyoncu çok iyi yapıyordu, bana ‘yapma sen’ dediler. Bundan sonra şilep kabul ederim. (Gülüşmeler)

Sıkılmadınız mı Karadeniz tiplemesi yapmaktan?

Başka diziden de teklif geldi ama Karadeniz tipi artık yapmayacağım için kabul etmedim. Avrupa Yakası prestij işi. Gülse Birsel’e de söyledim. “Ben 156 bölüm bekledim.” dedim. Benim için hayaldi. Onun üzerine çıkabilecek başka bir iş çekilemez sanırım. Herkeste böyle düşünüyordur sanırım. Düşünmeyen de aldanıyordur. Bırak ya Allasen? (Gülüşmeler) Bu kadar çok fanlarımın filan olabileceğini düşünmemiştim tabii. Uzun metrajda bu tiplemeyle dram oynayabilirim ama dizi olarak Avrupa Yakası dışında bir daha Karadeniz rolünü oynamam. Bunun üzerine çıkılabilir mi sizce? Ekmek soğan yerim başka bir dizide Karadeniz tiplemesi yapmam. Ben tiyatrocuyum, sadece bunu mu oynuyorum yani?

Neyi oynayamazsınız?

Benden Doğulu çıkmaz! Solaryum filan diyorsanız olmaz, çünkü esmerleşmek yerine kızarıyorum solaryumda. (Gülüşmeler) Doğu ve Ege şivesini yapabiliyorum, çalıştıktan sonra her şey yapılabilir. Sanatçıysam yapmak zorundayım, benim işim bu yani.

Lazca biliyor musunuz?

Bilmiyorum, laz değilim ben; Trabzonluyum.

Noldii, rengin soldi, garanti, Lailaheillah ya… Bu replikleri siz mi buldunuz, senaryo da var mıydı?

Gülse Birsel inanılmaz birisi. Çünkü sizin ağzınızdan doğaçlama çıkan bir şeyi ertesi hafta senaryoya koyabiliyor. O yüzden hangisini ben buldum, hangisini o koydu bilmiyorum.

Oynadığın diğer diziler içinde yakalayamadığın şöhreti ya da popülerliği Avrupa Yakası’nda yakaladınız. İlk kez doğru bir iş mi yaptım diyorsunuz?

O diziler bölümlük işlerdi. Çiçek taksi devamlı oldu. Orada da sadece ‘Geldim abi, gittim abi’ diyordum, yevmiyesine bakan birisiydim. Çiçek Taksi kamera karşısında heyecanımı yendiğim ilk iştir. Elim ayağıma dolanıp bir laf edemediğim bir iştir. Avrupa Yakası’nda ilk sahnem Gazanfer Özcan ile çekildi. Ben ‘kayıt’ denildiğinde üç beş dakika izin istedim, ‘yüzümü yıkayayım,’ dedim. Çok heyecanlandım. Buradayım ve daha iyisini yapmalıyım. ‘Lan lan lan n’oluyor?’ dedim. Her zaman doğru işler yaptım.

Buna Çıngıraklı Top filmi de dahil mi?

Değil. Boş zamanımda kabul ettiğim bir işti. Güzel çekilemedi, prodüksiyonu zayıftı. Emeğimizin karşılığını alamadık, verilen sözler tutulmadı. Arkasında durduğum bir iş değil.

Muro’dan bir sinema filmi çıkmıştı. Sizin için de bir film senaryosu yazılsa?

Öyle bir şey yok, olsa hayır demem. Olması gerekiyorsa olur. Dursun Karadeniz’de, Dursun Macaristan’da şeklinde olacaksa olmasın zaten. (Gülüşmeler) Hamsi sevmem yüzme bilmem…
Muhallebici işletiyorsunuz Avrupa Yakası’nda.

Hamsi ve karalahana garanti de muhallebi sever misiniz?

Muhallebi severim. Yemek seçmiyorum. Tek yaşadığım için kendim de yemek yapıyorum. Evde huzur buluyorum. Ama balık ve hamsi sevmem. Çay da fazla içmem. Küçük balık zaten yemem, annem geldiğinde balık yaptığında elimi süremem. Kokusunu duyunca evden çıkarım. Programda buğuladık filan, hayatta sevmem öyle şeyleri. Yüzme bilmiyorum. Düşler ve Gerçekler dizisini çekerken Şile’de sekiz metre yükseklikten rol gereği denize atladım. Orada 50 tane adam var, ölmeyiz herhalde diyorum. Tek stand-up’çı Cem Yılmaz, diğerleri tatmin için stand-up yapıyor!

Takıntılarınız var mı?

Herkesin olduğu kadar var. Titizlik hastasıyım. Evde her şeyim çok düzenlidir. Yatak odasında terliğim başucumda düz durmalıdır. O kadar rahatsızım yani! (Gülüşmeler)

Dizide asabisiniz. Peki normalde?

Şen şakrak ve tez canlıyım. Hemen olsun bitsin isterim. Bazı arkadaşlarım beni somurtkan bilir.

Laz damarı var mı?

Var. Her şeye sinirlenebilirim. Hiç belli olmaz.

‘Bu konuda hassasum’ dediğiniz neler var?

Beni ilgilendiren, benim doğru yöne gitmemi sağlayan her konuda hassasım.

Muhasebe mezunu birisi olarak iç muhasebe yapar mısınız kendinizle?

Hep. Kendi kendimle çok konuşurum. Deli diyebilirsiniz bana. (Gülüşmeler)

Tiyatroyu özlüyor musunuz?

Çok. Gazanfer Hoca ile önümüzdeki sezon bir oyunda rol alacağım.

Tek kişilik gösteri?

Yok abi yok ya, kesinlikle düşünmem. Stand-up’çı değilim ben. Onu Türkiye’de yapan tek bir kişi var, o da Cem Yılmaz’dır. Diğer insanlar yapıyorsa kendilerini tatmin etmek için yapıyorlardır.

Kitap okuyor musunuz?

Bu sıralar kitap okumaya merak saldım, okumaya devam edeceğim. Çok okuyan biri değilim. Eserse okuyacağım! Yani hem kafama eserse hem de kitabın kendisi eserse. Aa güzel oldu bu ya! Televizyon fazla izlemem, belgesellere bakarım. Esra Erol ile İzdivaç’ı hiç kaçırmam. Yani bu, Yemekteyiz, Komşu Komşu benim hiç ilgi alanıma girmiyor. (Gülüşmeler)

Türk Max’ta yayınlanan Laf Ebeleri ne âlemde?

İkinci 13 bitti. Yenisine başlıyoruz. Doğaçlama yapıyoruz, arkadaşlarımız on numara. Okuldan arkadaşlarım hepsi. Gittiği yere kadar gitsin istiyoruz.

Adı Soyadı: Ömür Arpacı

Doğum tarihi: 25.01.1982

Doğum yeri: Trabzon

Eğitimi: Müjdat Gezen Sanat Merkezi Kons. Oyunculuk Bölümü

Web Sitesi: www.omurarpaci.com
 
Röportaj: H. SALİH ZENGİN – Zaman

Bu yazımızı okuyan 1.375. takipçimizsiniz.

gencyolcular

Genç Yolcu 2005 yılında #BirlikteKeşfedelim sloganıyla Gezi • Kültür • Sanat alanında yayın hayatına başlamıştır. İletişim: bilgi@gencyolcu.com

One thought on “Avrapa Yakası’nın Dursun’u ‘Ömür Arpacı’ ile Röportaj

  • 02 Mart 2009 tarihinde, saat 15:59
    Permalink

    Ömür Abi Süpersin ya Garanti
    Neoldi Rengin Soldi Hergün Dileme Dolanıyor 😀
    Le ilehe illallah ya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir