Altın Ayı Ödülü’nü 46 yıl sonra bir Türk filmi aldı…

http://media3.ntvmsnbc.com/j/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/T%C3%BCrkiye/T%C3%BCrkiye%20Genel/semih%20kapak.hlarge.jpg60. Berlin Film Festivali Berlinale’de, ”Altın Ayı” ödülünü, Semih Kaplanoğlu’nun ”Bal” adlı filmi kazandı.

1964’teki ‘Susuz Yaz’dan tam 46 yıl sonra Türk sinemasına Altın Ayı ödülü kazandıran Semih Kaplanoğlu, törende ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmada, Berlinale’ye, ödülü kendilerine layık gören jüriye, televizyon kanallarına, kendisini destekleyen annesi Semra ve eşi Leyla Kaplanoğlu’na teşekkür etti.

Filmin çekimi sırasında ormanda bir ayıyla karşılaştıklarını ve ayının kendilerini görünce kaçtığını anlatan Kaplanoğlu, ”Sanıyorum o ayı şimdi burada” dedi.

Kaplanoğlu, filmin çekimini yaptıkları güzel doğada elektrik santrallerinin yapılmasının planlandığını belirterek, bu ödülü kazanmalarının, bu planların engellenmesine katkı sağlayacağını ümit ettiğini söyledi.

Ödül törenini naklen veren ”3sat” adlı özel televizyon kanalının sorularını yanıtlayan Kaplanoğlu, maneviyatı olan filmler yapmak istediğini, ”Bal” filminde de baba-oğul ve her ikisinin doğayla olan ilişkisinin filmin konusu için çok önemli olduğunu söyledi. Kaplanoğlu, ödül almanın tüm film ekibi için çok etkileyici olduğunu, kendilerini yeniden doğmuş gibi hissettiklerini ifade etti.

BERLİNALE’DE ÜÇLEMEYİ TAÇLANDIRMIŞ OLDUK

Semih Kaplanoğlu, daha önce ”Bal” filmindeki konuyu benzer şekilde işleyen 2 film daha çevirdiğini belirterek, ”Berlinale’de üçlemeyi taçlandırmış olduk” dedi.

Filmde baba ve oğulun doğaya saygısını yansıttığını ve daha önce kekeme çocukların yavaş konuştukları zaman kekelemediğini fark ettiği için bu konuyu da filmde işlediğini bildiren Kaplanoğlu, ödülü olmaktan büyük mutluluk duyduğunu, rüyasında görse bile inanmakta zorluk çekeceğini söyledi.

Türk filmlerinin son 10 yılda Venedik ve Cannes gibi önemli film festivallerine katıldığına ve ödüller aldığına işaret eden Kaplanoğlu, Fatih Akın’ın 2004’te ”Duvara Karşı” filminden sonra, son yıllarda Berlinale’de bir Türk yönetmenin yeniden ödül aldığını, bunun Türk sinemasına katkısı olacağına inandığını kaydetti.

Küçük oyuncu Bora Altaş’ı nerede keşfettiğinin sorulması üzerine de ”Evet, bu tanrının bir lütfu” diyen Kaplanoğlu, film çekimlerine 3 ay kala Bora’yı bisikleti ile film ekibinin çevresinde oynarken gördüğünü ve kendisi ile konuşur konuşmaz Bora’nın bu film için uygun olduğunu anladığını belirtti.

Kaplanoğlu, Bora’nın harika bir yaşantısı ve çok iyi bir babası olduğunu, ona zarar verecek bir şey yapmamaya ve onu doğal yaşantısından koparmamaya çalıştığını sözlerine ekledi.

http://img5.mynet.com/ha5/t/turk-odull.jpg

BU, KİŞİSEL OLARAK VE TÜRK SİNEMASI İÇİN ÖNEMLİ BİR BAŞARI

Kaplanoğlu, Berlinale çerçevesinde düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, ”Umarım bu başarımız Türk sinemasını olumlu yönde etkiler ve daha iyi filmler yapılması olanağı sağlar” diye konuştu.

Film ekibinin çok zor şartlar altında çekim yaptığını belirten Kaplanoğlu, ”Film ekibi, inanılmaz zor şartlarda büyük bir özveri ile büyük bir aşk ile büyük bir öz güven ile bu filmi yapmak için çaba harcadı” dedi.

”Ekonomik anlamda çok zor şartlar altında film çekiyoruz” diyen Kaplanoğlu, kendilerine desteğin az olduğunu, ancak Almanya’dan da destek aldıklarını, Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin kendilerine destek olduğunu kaydetti.

Filmi çektiği yöreyi de manzara, doğa ve sesler güzel bir ahenk yarattığı için sevdiğini, yöre insanının da kendilerine çok sıcak davrandığını ve kendilerini hiç yalnız bırakmadığını ifade eden Kaplanoğlu, küçük oyuncu Bora Altaş’a da teşekkür ederek, filmin bu kadar iyi olmasını ona borçlu olduklarını ve bu başarının kendisini olumsuz yönde etkilememesini ümit ettiğini söyledi.

Türkiye’de sinemaların her zaman belirli filmlere ayrılmış durumda olduğunu ve fazla izleyici çekmediği gerekçesi ile bazı değerli yönetmenlerin filmlerinin gösterilmediğini savunan Kaplanoğlu, ”Umarım bu ödülden sonra bu filmlerin izleyicileri artar. Bu film böyle bir misyonu üstlenirse çok önemli bir iş yapmış olacak” diye konuştu.

”Altın Ayı” ödülünü nereye koyacağının sorulması üzerine de ödülü ofisine koyabileceğini bildiren Kaplanoğlu, Berlinale’de Ökümenik Jüri Ödülünü de kazanmalarının, doğru yolda olduklarını kanıtlayan bir durum olduğunu kaydetti.

Kaplanoğlu, yaptığı açıklamada çok mutlu olduğunu söyledi, ödülü kazanmayı bekleyip beklemediği sorusuna karşılık, ”Hem bekliyordum, hem beklemiyordum, herkes gibi. Müthiş bir ekip ile çalıştım. Bana destek olan herkese teşekkür ediyorum. Türk sineması çok daha iyi olacak” dedi.

BERLİNALE’NİN EN İYİLERİ

http://img526.imageshack.us/img526/6987/resim14df4.jpg

Altın Ayı-En iyi film: Bal (Semih Kaplanoğlu)

Gümüş Ayı-En iyi film: Sebbe

En iyi rejisör: Roman Polanski (The Ghost Writer).

En iyi senaryo: Tuan Yuan (Çin filmi)

En iyi kadın oyuncu: Shinobu Terajima (Caterpillar)

En iyi erkek oyuncu: Grigori Dobrygin-Sergei Puskepalis (How I Ended This Summer)

Jüri Büyük Ödülü: Rejisör Florian Serban

En iyi kamera: Pavel Kostomarov (How I Ended This Summer)

Alfred Bauer Ödülü: If I Want Whistle, I Whistle

Berlinale Kamera Ödülü: Yoji Yamada

Bu yazımızı okuyan 1.122. takipçimizsiniz.

İhsan Hulusi Barstugan

1 Mayıs 1989 Ankara doğumlu. İlk, Orta ve Lise eğitimini Bursa'da tamamladı. Marmara Üniversitesi Ekonometri bölümü mezunu. İstanbul'da Özel bir finans kuruluşunun genel merkezinde Crm ve İş geliştirme uzmanı olarak görev yapmakta. Hobileri arasında Sinema, tenis, basketbol ve trekking yer almaktadır. Kahve tutkunu ve Galatasaray taraftarıdır, İngilizce bilmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir