Televizyon – Akıllı Telefon Etkisi

            Bağımlıyız. Hastayız. Hatta aşığız onlara; Televizyonlara ve akıllı telefonlara…

Eşimiz her gün aynı şeyleri söylese tersleriz, evlatlarımızı tersleriz, anne-baba, arkadaş kim olursa olsun her akşam aynı konuyu konuşsa tepkili-tepkisiz uzaklaşırız. Bir kişi hariç. Aşığı olduğumuz Televizyon ve akıllı telefonlar. Sakın onlara bir makine gözüyle bakmayın. O bir kişi. Makineleşen biziz. Her akşam aynı şeyi söyleyen diziler, haberler, programları seyrediyor, ama hiçbir zaman ona olan aşkımızdan vazgeçemiyoruz. Galiba aşk sandığımız bu olgunun yüksek düzeyde bağımlılık olduğunu anladığımızda çok geç olacak.

           Televizyonun Gücü

Televizyon sahipleri reklam gelirlerinin azlığından bahsederlerse onlar için üzürlürsünüz. Ancak onlar televizyon sahibi olmaktan vazgeçmezler. Televizyon sektöründe çalışanlar, sektörün zorluklarından bahsettiğinde sizi ağlatabilirler. Siz yine üzülürsünüz. Ama onlar da o sektörde çalışmaya devam ederler. Ebeveynler olarak bizler dizilerin ahlaki çöküntüye sebep olduğundan dem vururuz, ama oturup çocuklarımızın yanında Aşk-ı Memnu izlemekten geri durmayız. Televizyon konusunda tek memnun olanlar herhalde televizyon sahiplerinin sahipleridir. Televizyonun gücünü, toplumu yönlendirmedeki etkisini profesyonelce kullanıp, lüks yatlarında kahvelerini yudumlamak tabi ki keyiflidir. Ancak huzurlu mu derseniz, tabi ki değildir.

Sinema konusunda ise maalesef iyimser olmamalıyız. Her geçen gün artan gişe rakamları bizi sinema faydalı bir 7. sanat olduğuna inandırmamalı. Sinema ile gelecek nesillere ne gibi bir miras bıraktığımıza bakmalıyız. Televizyon dizilerine ve sinema filmlerine bu gözle tekrar baktığımızda iyi mi kötü mü miras bıraktığımızı daha net görebileceğiz. Yapılan komedi filmleri ile şimdiki nesli güldürsek bile gelecek nesilleri öldürüyoruz. Türk tarihi ve manevi değerlerimizle dalga geçen komedi filmlerle ilgili kriterler belirlenip, geçmişimiz korunduğu gün, belki de ilk adım atılmış olacaktır.

Akıllı Telefonlar ise artık bir uzuv olmuş durumda. Hatta beynin üçüncü lobu diyebiliriz. Diğer iki lobu ve epifiz bezini pasifleştiren üçüncü lob. Çocuklarımızın hali ortada diyemeyeceğim. Çünkü artık çocuklarımız kendileri ile ilgilenmediğimizde ‘baba artık telefonu bırak’, ‘anne hadi oyun oynayalım’ diye yalvarıyorlar. Biz ise hemen çizgi film açıyoruz. Sorun çözülüveriyor.

Çocuklarımızı teknolojik parmaklıkların ardına hapsetmek demek onların sanatsal yeteneklerini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek demektir. Karakalem çizmek veya yağlı boya resim yapmak, şiir yazmak, tezhip, hat, ney, gitar, bağlama, ebru ve daha nice sanat dalları… Hepsi geçmişten geleceğe bırakılacak olan en önemli miraslarımız. Akıllı telefonlara bağımlı şekilde oyun oynayan çocuklardan dünyanın en iyi bestekarlarının çıkacağını düşünmek şu şartlarda biraz gülünç geliyor. Çünkü en güzel eserleri üreten sanatçıların ham maddesi yokluktur, sessizliktir, düşünmektir.

           Birlikte Keşfedelim

Çocuklarımızı belli yaşı geçene kadar akıllı telefonların ve televizyonların zararlı olan yapımlarından uzak tutmak faydalı olacaktır. En azından onların yeteneklerini keşfedene kadar. O zaman bir önce harekete geçelim ve çocuklarımızı BİRLİKTE KEŞFEDELİM.

‘BİRLİKTE KEŞFEDELİM’ sloganıyla yola çıkan gencyolcu.com sitemizin bugün 13.yılını kutluyoruz. Başta site Kurucumuz ve editör ekibimize teşekkürlerimi sunarak, birbirinden güzel kültürel ve sanatsal çalışmalarda bize de imkan tanımalarından doğan memnuniyetimi iletiyorum. Genç Yolcu’nun yenilenen yüzü ile yapacağı çalışmalarda tüm ekip arkadaşlarımıza başarılar diliyorum. Son olarak tüm GencYolcu.com takipçilerini de saygı ve muhabbetle selamlıyorum.