Osmanlı’nın MEDİNE deki Eseri MEDİNE Tren Garı


Hicaz Demiryolunun son durağı olan Medine Garı ve Ambariye mescidi,Sultan II. Abdülhamit tarafından Medine’de yaptırılan anıt eserlerdendir. Sevgili Peygamberimizin ruhaniyeti rahatsız olmasın diye gar binası Medine şehir girişine yapılmıştır ve trenden inenlerin yönü Ravza istikametidir. Böylece trenden inenler ilk önce Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) Kabr-i Şeriflerini görecekler ve onu selâmlayacaklardır. Ayrıca gürültü çıkarmasın diye Medine’ye giren raylara keçe döşenmiştir.

Hicaz Demiryolu projesi Sultan II. Abdülhamid’in en büyük hayali idi. Kutsal topraklara giden hacıların, çöl yollarında aylarca süren yolculuklarının kolaylaşması ve hacıların daha güvenli bir şekilde hacca gidip gelebilmesi amacıyla yapılmıştır. Ayrıca Osmanlının bu bölgelerdeki denetiminin sağlanması, bölgeye gidecek askerlerin ulaşımının kolaylaşması ve bu bölgenin ekonomik gücünün yükseltilmesi öncelikli hedeflerdir.

Yapımına 1900 yılında başlanan ve toplam uzunluğu 1464 km olan bu yolun 1300 km’lik Şam-Medine arasına öncelik verilmiştir. Hicaz demiryolu inşaatında çalışan işçilerle teknik elemanlar yalnızca Müslümanlardan seçilmişti. Ayrıca ray ve benzeri malzemeler İstanbul tersanelerinde üretilmiş, traversler ise Toros ve Amanos dağlarındaki ağaçlardan yapılmıştır.

Issız, çorak, susuz ve kumlu çöllerde iklim şartları ile mücadele eden askerlerimiz, aynı zamanda demiryolu yapılmasına karşı çıkan ve engellemeye çalışan eşkıya ile mücadele etmiş ve bu uğurda pek çok şehit vermişlerdi.

Hicaz Demiryolunda 1903 yılında Amman’a, 1904 yılında Maan’a, 1905 yılında Hayfa’ya, 1906 yılında Medayin Salih’e ve 1908 yılında Medine İstasyonuna ulaştı.

II. Abdülhamid Han, demiryolu hattı mukaddes belde Medine’ye ulaşınca, Rasûlullah’ın rûhaniyeti gürültüden rahatsız olmasın diye raylara keçe döşenmesini istemiştir.

Amberiye Mescidi:   

Sultan 2. Abdulhamit tarafından tren istasyonunun hemen yanına yaptırılmıştır. İsminin Amberiye olmasının nedeni şöyle anlatılır; Abdulhamit Han tren yolunun inşaatından sonra her sene hac zamanında hacıların kolaylıkla ulaşım sağlayabilmesi için tren seferi düzenlenmesi talimatını verir. İlk tren seferinde kendisi devlet idaresinde olduğu için sefere katılamaz ve kendi yerine vezirinin hacca gitmesini, gittiğinde Peygamber efendimiz (sallahlahu aleyhi vesellem)’e selamını götürmesini ve onun kabrinden bir tutam toprak getirmesini istemiştir.

Padişah’ın isteği üzerine vezir tren yolu ile hacca gider ve haccını tamamlar. Ancak ne var ki Peygamber efendimiz (sallahlahu aleyhi vesellem)’in kabrinden bir parça toprak almayı unutur. Tam tren istasyonuna geldiğinde padişahın isteği aklına gelir. Tren kalkacağı için de geri dönüp toprak alacak kadar vakit kalmamıştır. “Nasıl olsa padişah anlamaz” diye düşünerek tren istasyonunun karşısında bulunan bu mescidin bahçesinden bir tutam toprak alır ve yola çıkar.

Vezir Padişah’ın yanına geldiğinde Abdulhamit han vezire haccının nasıl geçtiğini ve efendimizin toprak getirip getirmediğini sorar. Vezir de yanında getirdiği toprağı çıkararak padişaha verir. Abdulhamit han heyecanla toprağın içinde bulunduğu bezi açar ve koklar. Sonrasında ise vezirine dönerek; “Bu toprak efendimizin kabrinden gelmiş olsaydı misk kokardı, oysa şimdi amber kokuyor” der. Bunun üzerine vezir mecburen toprak almayı unuttuğunu ve istasyonun karşısına yaptırılan caminin bahçesinden aldığını anlatır. Bunun üzerine padişah “Bizim mescid amber mi kokuyor? Öyleyse adı Amberiye mescidi olsun.” der ve mescid daha sonra bu isim ile anılır.

Bu yazımızı okuyan 2.364. takipçimizsiniz.

Hüseyin Selimli

1984 Sivas,Gürün doğumlu.Eğitim hayatını Hatay da tamamladı. Hatay Mustafa Kemal üniversitesi Endüstriyel Elektronik bölümü mezunu.Demir Çelik, Enerji ve Maden sektöründe faaliyet gösteriyor. Evli ve 2 çocuk babası.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir