Mevlana 744. Vuslat Yıldönümü

Konya, Mevlana’nın “Ne olursan ol, yine gel” diyen evrensel çağrısıyla, 7-17 Aralık tarihleri arasındaki 744. Vuslat Yıldönümü törenlerine herkesi davet ediyor.

Gönüllerin şehri Konya, firuze kubbeli camileriyle insana aşkın ve inancın kutsallığını fısıldayan eski bir Anadolu başkenti. Bu kadim şehir, eski çağlardan kalma bir yerleşim olan Alaeddin Tepesi’nin üzerinde ve etrafında kurulup gelişmiş. Günümüzün Konya’sı ise Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini yansıtan camileri, medreseleri, türbeleri ve Mevlânâ Müzesi ile her yıl milyonlarca ziyaretçiyi kendine çekiyor.

Özü, insan ve Allah sevgisine dayanan Mevlevilik öğretisinin merkezi kabul edilen Konya için, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Şeb-i Arus, yani “Düğün Gecesi” olarak nitelendirdiği ölüm tarihi olan 17 Aralık, ayrı bir öneme sahip. 1273 tarihinde Konya’da yaratıcısına kavuşan bu büyük şair, hümanist ve fikir insanı, bu yıl 744. kez anılıyor ve insanlığı kucaklayan felsefesi dünyaya bir kez daha duyuruluyor.

Mevlânâ’yı anma törenleri, her yıl olduğu gibi bu sene de Konya’da, 7-17 Aralık tarihleri arasında, maneviyat yüklü etkinliklerle gerçekleştiriliyor. Onun hoşgörüsüne kulak vermek isteyenler, her yıl Aralık ayında, dünyanın dört bir yanından Konya’ya akıyor.

MEVLÂNÂ MAKAMINDA

“En yeşil kubbe” olarak bilinen, firuze çinilerle kaplı Kubbe-i Hadrâ’nın; Mevlânâ’nın Türbesi’nin 16 dilimli muhteşem kubbesinin önünde fotoğraf çektirmek, artık Konya’ya özgü bir gelenek olmuş. Bir zamanlar Selçuklu sarayının çiçek bahçesi olan müzenin avlusunda gezinirken, mis kokulu güller, konuklarına Mevlânâ’nın sevgi dolu fikir dünyasını hatırlatıyor.

Kendine özgü huzur dolu atmosferiyle son derece etkileyici olan Mevlânâ Müzesi’nde “sessiz olmak” artık bilinen bir kural. Derviş mezarlarının yanı sıra tarihi Kur’an-ı Kerimler, el yazmaları, hat levhaları, Sema ayinlerinde kullanılan otantik müzik aletleri, derviş giysileri ve en önemlisi Mevlânâ’nın kişisel eşyaları burada görülebilecek zengin kültürel miras ögeleri.

Yılda üç milyona yakın ziyaretçi çeken müzedeki en etkileyici objelerden biri de, eski bir “Nisan tası”. Rivayete göre, kutsal sayılan Nisan yağmurları bu kaplarda toplanır, dualar okunduktan sonra Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin sarığının ucunun batırıldığı bu su gelenlere sunulurmuş.

SELÇUKLU İZLERİ

Konya ’da görülmeye değer çok yer var. Şimdi yarım günlük bir turla şehrin köklü kültürel mirasına doğru bir yolculuğa çıkalım hep birlikte. Şehir merkezindeki ilk durağımız, Karatay Medresesi Çini Eserler Müzesi

Alâeddin Tepesi’ndeki, 13. yüzyıla tarihlenen bir medresede hizmet veren müze, kesme taş ve sırlı mermer tuğlanın uyumunu yansıtan mimarisi, çinili kubbesi ve zengin bezemeleriyle Selçuklu sanatının ince detaylarını barındırıyor. Buradan Hükümet Konağı’na uzanan cadde üzerinde birbirinden zarif camiler yükseliyor: İplikçi Camii, Şerafettin Camii, Şems-i Tebrizi Camii, Selimiye Camii ve diğerleri…

Şehirdeki bir diğer önemli Selçuklu şaheseri olan İnce Minareli Medrese, göz kamaştırıcı taç kapısıyla dikkat çekiyor. 1264 tarihinde Sultan İkinci İzzeddin Keykavus’un emriyle inşa edilen yapı, günümüzde müze olarak kullanılıyor.

1956 yılında Taş ve Ahşap Eserler Müzesi olarak hizmete açılan mekânda, Selçuklu ve Karamanoğulları Beyliği döneminden kalma kitabeler, rölyefler, geometrik motiflerle bezenmiş kapı ve pencere kanatları, ahşap tavan göbekleri ile sandukalar teşhir ediliyor. Bahsetmek istediğimiz son bir yer daha var: Sâhib Ata Külliyesi. Selçuklu taş işçiliğinin zirve örneklerinden birini teşkil eden bu anıt mekân, turkuaz mavisi çinileriyle ünlü.

YÜKSELEN ŞEHİR

Her ne kadar şehrin tarihi ve geleneksel yönlerinden bahsettiysek de Konya, günümüzde Türkiye’nin en gelişmiş şehirlerinden biri. Son yıllarda ekonomik yönden büyük bir gelişim gösteren Konya, artık bir marka şehir konumunda. Gerek üniversiteleri gerekse el zanaatları konusundaki birikimiyle köklü bir eğitim şehri olan Konya, Anadolu’nun en büyük sanayi bölgelerinden de birine sahip.

Son yıllarda bilim merkezi, Yeni Konya Stadı, Teknokent, kongre merkezleri ve Tropikal Kelebek Bahçesi ile adından söz ettiren şehir, Türkiye ekonomisinin parlayan yıldızlarından biri olarak tanınıyor. Sözün özü, Aralık ayı Konya’yı tanımak için çok iyi bir zaman. Birçok güzelliği anılarınıza nakşedip ayrılacaksınız bu şehirden. “Beş Şehir” adlı kitabında Konya’yı da anlatan Türk Edebiyatı’nın ünlü ismi Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi: “Tıpkı bozkır gibi kendine özgü, esrarlı bir güzelliği vardır Konya’nın.” Görmek gerek…

Yazı: Melih Uslu

Bu yazımızı okuyan 2.306. takipçimizsiniz.

Hidayet Akçay

1985 Konya Ereğli doğumlu. ilk ve Orta öğrenimini Konya da Lise öğrenimi Darende de tamamladı. Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümü mezunu. Özel bir eğitim kurumunda Yönetici olarak görev yapmakta. Çeşitli dergi ve haber sitelerinde Turizm alanı ile alakalı yazıları yayınlanmıştır. Hobileri Seyehat ve spor. İngilizce, Arapça ve İspanyolca bilmekte, Evli ve bir çocuk babası.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir