Kraliyet Düğünü’nden Kareler

Kraliyet düğünü” deyince, birçok kişinin aklına hemen Lady Diana ve Prens Charles’ın 1981 yılında yapılan düğünü gelir. Lady Diana’nın, sonradan bir ikon haline gelen fildişi rengi taftadan antika dantellerle süslü gelinliğini 7,5 metre uzunluğunda bir kuyruk ve buna eş bir duvak tamamlıyordu. 3.500 seçkin davetlinin katıldığı düğünü, televizyonları başında bir milyar kişinin izlediği tahmin ediliyor. Genç Yolcu sitesi olarak Kraliyet Düğünü’nden Muhteşem karelerderledik.

İşte her zaman merak uyandıran Kraliyet Düğünlerinin gelenekleri, olmazsa olmazları…

İngiltere’de Kraliyet Düğünü
BBC Türkçe Servisi’nin derlemesine göre İngiltere’de yapılan bir kraliyet düğününün en sade hali şöyle:

Damat üniformasını kuşanır, madalya ve nişanlarını takar. Gelinlik mutlaka İngiliz bir tasarımcının elinden çıkar, gelin buketinde mutlaka mersin dalları kullanılır ve bunlar Kraliçe Victoria’nın düğününde kullanılan çalıdan kesilir. Sokaklar tezahürat eden kalabalıklarla dolar.

Kraliyet düğünlerinin şablonu, en sade haliyle budur. Prens William’ın büyük büyük dedeleri; büyükannesi, anne-babası, hala ve amcaları da hep böyle evlendi.

Ancak ailenin yakın zamanlardaki düğün törenleri; örneğin Kraliçe’nin en küçük oğlu Prens Edward ile Sophie’nin, Prens Charles ve Camilla’nınkiler genellikle daha sade geçti.

Windsor Şatosu’nda aile ve yakın çevre ile sınırlanan sade törenler yapıldı. Sabahki kilise ayinini izleyen törenler ardından, davetliler açık büfe tarzı düğün kahvaltılarında ağırlandı.

Kraliyet düğünlerinin ilginç tarihi üzerine bir kitap yazan Fiona Macdonald, modern çağın kraliyet düğünlerinin, yani son 90 yılda düzenlenenlerin geçmiştekilerden çok net şekilde ayrıldığını belirtiyor.

Avam ve Kraliyet
MacDonald, “19. yüzyıl boyunca, hatta 1900’lerin başına dek düğünler bin yıllık bir düzene göre yapılırdı. Evlilikler siyaset, hanedanın devamı ve imparatorlukların büyümesi gibi nedenlerle, aracılar tarafından kurulan ittifaklar için yapılır; gelin ve damadın kraliyet nezdinde asalet düzeyleri denk olurdu” diye anlatıyor.

“Halktan biriyle evlilik fikri son derece nadir görülen bir durumdu. Bunun en ünlü örneği 4. Edward’ın 15. yüzyılda Elizabeth Woodville ile evlenmesiydi.”

Aslında ’müstakbel damat’ William’ın büyükdedesi Albert, 1923 yılında tam da bunu yaptı.

Elizabeth Bowes-Lyon aristokrat bir aileden geliyor olsa da İskoçyalı aile, soylular arasında gerilerde bir statüdeydi.

Bununla birlikte ailenin ikinci oğlu olduğu için, Albert’ın seçim şansı veliaht prens olan ağabeyi Edward’a göre daha geniş diye düşünülüyordu. Ancak Edward, daha krallığının hemen başında dul Amerikalı Wallis Simpson ile hayatını birleştirmeye karar verip, tahtına ve tacına veda etmeyi seçti.

Hayatının bir kesiti geride kalan yıl içinde bol Oscarlı King’s Speech filmi ile beyaz perdeye aktarılan Prens Albert Kral 6. George; eşi Kraliçe Elizabeth olarak anılmaya başlandı; kızları Elizabeth ise tahtın varisi durumuna geldi.

Elizabeth daha 11 yaşındayken dört yabancı soylu aileden beş müstakbel damat adayı izlemeye alınmıştı. Aşık olup evlenmeyi seçtiği Yunan Prensi Philip de bunlar arasındaydı.

Yenilikler Gelenek Oldu
Philip Mountbatten, Elizabeth ile evlenebilmek için kendi unvanlarından feragat etti; geleceğin kraliçesi, Edinburg Dükü unvanını alan Philip ile 1947’de Westminster Kilisesi’nde evlendi.

William ve Kate de onlar gibi Westminster Abbey’de karı-koca ilan edilecek. Bin yıllık bir geçmişi olan kilisenin kraliyet düğünlerine sahne olmaya başlaması ise, aslında çok gerilere gitmiyor.

1. Dünya Savaşı’na dek kraliçe ve krallar; prens ve prensesler sarayda ya da saraylarında bulunan kiliselerde evleniyordu. Ancak Almanya karşısında verilen savaş, kraliyet ailesini Alman kökenlerini geri plana itmeye sevketti. İngiliz halkına daha yakın durmak amacıyla Kral V. George, ailenin kulağa bir hayli Alman gelen soyadı Saxe-Coburg-Gotha’yı bir hamlede Windsor olarak değiştirdi.

O zamana dek taç giyme törenlerinin yapıldığı; İngiliz kültürünün önemli simgelerinden Westminster Kilisesi’nin kraliyet düğünlerinde kullanılması da onun fikriydi.

Bu değişiklik davetli sayısının artmasına da olanak yarattı.

Kraliyet tarihçisi Macdonald, “20. yüzyıl boyunca sokaklardaki gösterişli geçitler, tüm kraliyet düğünlerinin ayrılmaz bir parçası oldu. Sokaklar da süslenmeye başlandı. Hatta bazen sokak partileri düzenlendi. Bunlar sıradan insanların da kraliyetin törenlerine katılabilmesini sağlamak açısından çok önemliydi.” diyor.

Kraliçe Elizabeth’in Düğünü Modern Standartları Belirledi
Şimdiki Kraliçe Elizabeth ile Philip’in düğünü, modern çağınkiler için de standartları belirledi.

Prensesin gelinliği milli simgelerle işlenmişti. Kumaş Çin ipeğiydi. 2. Dünya Savaşı biteli daha 2 yıl olmuşken Japon ya da İtalyan ipeği kullanmak söz konusu olamazdı.

Dük, donanma üniformasını giydi; hizmetleri için aldığı madalyaları taktı. Prenses mevsim çiçeklerinden hazırlanan, mersin yapraklı gelin buketini, aynı annesinin yaptığı gibi Meçhul Asker anıtına bıraktı.

Kendilerine mutluluklar dileyen kalabalıklara Buckingham Sarayı’nın balkonundan el salladılar.

Daha sonra, Fransız mutfağından esinlenilen ve şereflerine kendi adları verilen özel yemeklerin sunulduğu bir ziyafette eğlendiler.

İlk kez bu düğün radyodan tüm dünyaya yayınlandı. Televizyon kameralarının kiliseye alınması bir diğer ilkti. Ancak ekranları başındakiler sadece mutlu çiftin sırtını görmekle yetindiler.

Düğün Ziyafetleri
Düğün ziyafetleri de güç ve servetin en önemli göstergesiydi. Orta çağlarda sanat eseri niteliğindeki yaldızlı tavuskuşu gibi yiyecekler masaları süslerken, modern düğünlerin en önemli parçası, düğün pastası haline geldi.

Kraliçe Victoria, 1840’ta Albert ile evlendiğinde, pastalarından biri 150 kg ağırlığındaydı.

Prens Albert ile Elizabeth Bowes-Lyon’ın 1923’teki düğününde pastaların birinin yüksekliği üç metreye yaklaşıyordu.

Kızları Elizabeth, kendi düğün pastasından parçaları ülkenin dört bir yanına göndererek paylaştı.

Davetli Sayısı Medya Sayesinde Çoğaldı
Kraliyet düğünlerinin magazin olayları haline gelmeye başlaması 19. yüzyılın ikinci yarısında; medyanın giderek yayılmasıyla gündeme geldi.

Macdonald, “Telgraf hatları güvenilir şekilde çalışır hale gelir gelmez, İngiliz kraliyet ailesinin önemli günleri Atlas Okyanusu’nu aşan, tüm İmparatorluğa yayılan haberler haline geldi.” diyor.

1923 yılında Anglikan Kilisesi’nin en üst düzey din adamı olan Canterbury Başpiskoposu Prens Albert’ın düğününün radyodan canlı yayınlanması fikrini veto etti.

Düğünün başlarında şapkaları olduğu halde, publarda içkilerini yudumlayan adamlarca dinlenebileceği fikri, başpiskoposu dehşete düşürmüştü.

Hal böyle olunca sinemalarda sadece sessiz bir haber filmi yayınlandı.

Televizyon ekranlarına taşınan ilk kraliyet düğünü Prenses Margaret’ın 1960’da Lord Snowdon ile hayatını birleştirmesiydi. Ancak taraflar çiftin birbirlerine bağlılık yemini ettiği kısmı da görebilmek için 21 yıl daha; Prens Charles’ın Leydi Diana Spencer ile düğününe dek beklediler.

MacDonald “Edward ve Sophie’nin, Charles ve Camilla’nın düğünlerinde eski ve yeni gelenekler artık içiçe geçti. Televizyon yayınları sürdü ama şatafat azalıp daha sade aile içi törenlere gidildi” diyor.

The Service

The Service

The Duke and Duchess of Cambridge leaving Westminster Abbey

Arrivals at the Abbey

The Queen's Guard walk down the Mall

The Australian State Coach

Westminster Union

waiting...

DSC02436

Party People

Kings & Queens On The Mall

Settling In

 

Bu yazımızı okuyan 1.036. takipçimizsiniz.

gencyolcular

Genç Yolcu 2005 yılında #BirlikteKeşfedelim sloganıyla Gezi • Kültür • Sanat alanında yayın hayatına başlamıştır. İletişim: bilgi@gencyolcu.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir