Kahramanmaraş: Uygarlığın Kahraman Kenti Maraş

Kahramanmaraş ’ın en az üç bin yıl öncesine kadar bilinen bir adı, dokuz bin yıl öncesine kadar inen bir tarihi var. Antik mirasın bir kısmı ayakta, bir kısmı müzelerde. Bin yıllık zanaatların ürünleri hâlâ çarşıda. Dondurması ise sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da dilinde. Dişlerine güvenenler elde dondurma ile baştan sona gezsinler.

M.Ö. 16 binlere uzanan uygarlık izlerine sahip Maraş, Anadolu kültür mozaiğinin en önemli parçalarından biri. Tarihin her döneminde cazibeli bir merkez olan Maraş’ı gezmekten keyif alacaksınız.

Maraş, binlerce yıllık uygarlık geçmişinin birikiminden oluşan zengin Anadolu kültür mozaiğinin en önemli parçalarından biri. Gelenekleri, yemek kültürü ve tek başına bir çok Avrupa ülkesinden daha zengin fauna ve florasının yanı sıra, Dünyanın en önemli su havzalarından biri olan Maraş’ta uygarlığın izleri M.Ö. 16 binlere dayanıyor. Domuztepe Höyük yerleşimi ve Yukarı Döngel Obası Mağara Yerleşimleri’nde tarih öncesi dönemlere ışık tutan kazı çalışmalarında hemen her gün heyecan verici gelişmeler yaşanıyor. Yukarı Döngel Obası Mağara Yerleşimi’nde, insanoğlunun toprağı pişirip şekillendirdiği en erken örnek olma olasılığı yüksek bir toprak figür birkaç ay önce Maraş’ta bulundu. M.Ö 13 bin ile 16 bin yıllarına ait olduğu tahmin edilen objenin kesin yaşı, karbon testleri tamamlandıktan sonra belirlenecek.

Maraş’ın bilinen tarihi M.Ö. 2 binli yıllara uzanır. Kaynaklar Maraş adının Hitit Generali Maraj’ın adından geldiğini nakleder. Antik Mısır’la birlikte dönemin süper gücü olan Hititlere bir dönem başkentlik de yapan Maraş, Asur egemenliğine girdiğinde Markasi adını aldı.

Meyve veren ağaç taşlanır misali, bereketli toprakları, savunmaya elverişli coğrafi yapısı tarihin her döneminde Maraş’ı yeni fatihlerin cazibeli hedefi yaptı. Medler, Persler, Büyük İskender ve Selevkos Krallığı Maraş’ta hüküm sürdü. Sahip olduğu güzellikleri insanlara her zaman cömertçe sunan bir doğaya sahip olan kent M.Ö.1 yüzyılda tarihin en büyük imparatorluklarından bir olan Roma İmparatorluğu’nun topraklarına katıldı. Maraş, Roma için o kadar gurur ve mutluluk verici bir kent oldu ki imparator Kaligula’nın unvanlarından biri olan Germanikus (Almanya Fatihi) sözcüğünden gelen Germenikea kentin yeni adı oldu.

Zaman içinde Roma’dan Bizans’a kalan Maraş, Arap fetihlerinin Anadolu’daki en önemli hedefi haline geldi. Bizans – Emevi – Abbasi hanedanları bu kente her zaman özel bir önem verdi. Maraş’ın Türklerle buluşması 11.yüzyılda Selçuklular ile gerçekleşti. Ama Maraş’ın seveni, isteyeni hiç bitmedi ve şehir, haçlıların, Kilikya Krallığı’nın, Memlûkler’in saldırılarına uğradı. Selçuklu’nun parçalanmasının ardından da yaklaşık 200 yıl boyunca Dulkadiroğulları Beyliği’nin hâkimiyetinde kaldı. Özellikle Dulkadiroğulları Maraş’ta günümüze kadar gelen önemli izler bıraktılar. Özgün mimarisiyle Maraş’ın simgelerinden biri olan Ulu Cami, kente Dulkadiroğlu Alaüddevle Bey’in armağanı.

Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılan Maraş uzun bir dönem eyalet, daha sonra ise Sancak merkezi olarak kaldı. Genç Türkiye Cumhuriyeti, Anadolu’nun yiğit ve asil çocuklarına ev sahipliği yapan kente verdiği değeri bir ‘İstiklal Madalyası’ verip adının başına da ‘Kahraman’ unvanı ekleyerek gösterdi.

Geçmişin Görkemi Günyüzüne Çıkıyor!

Roma İmparatoru Caligula’ya atfen M.S. 1.yüzyıl başlarında kurulan antik Germenikea kentinin muhteşem taban mozaiklerinin bulunması kentin kültür ve sanat tarihi açısından önemini daha da arttırdı. Yörede Karamaraş adıyla bilinen Dulkadir ve Bağlarbaşı mahalleleri ilk bakışta çoğunluğu tek katlı evlerden mütevazı bir görüntü sergilemekte. Ama bu sade görünüm altında görkemli Roma sanatının en güzel örneklerinden oluşan tarihi Roma yamaç evlerinin taban mozaiklerinin bulunduğu muhteşem bir kültür hazinesi yatmakta.

Zeugma Mozaikleri İle Yarışan Görkem

Ait oldukları dönemde Romalı seçkinlerin oturdukları villaların tabanlarını adeta bir dantel gibi süsleyen Maraş mozaikleri estetik açıdan Zeugma ve Efes mozaikleriyle rahatlıkla boy ölçüşebilecek nitelikte. Arkeoloji kültür ve sanat potansiyeli yönünden Kahramanmaraş için çok önemli bir şans olan Germanikea taban mozaiklerine, bölgede henüz dört evin tabanında rastlanıldı. Arkeologlara göre, bulunan mozaikler halen toprak altında olanların çok ufak bir kısmını oluşturmakta. Çalışmalar sonucu dört evin taban mozaiğinin bulunduğu bölgede, toplam yüz civarında Roma villası ile birlikte antik Germenikea Kent Agorası ve tapınağının da bulunduğu tahmin edilmekte. Arkeolojik kazı çalışmalarının yakın bir gelecekte tamamlanmasının ardından Kahramanmaraş Arkeoloji Müzesi köklü Anadolu sanatının en güzel mozaik örneklerinden oluşan geniş bir koleksiyonla kültür ve sanat tutkunlarının en önemli cazibe merkezleri arasında yer alacak.

Kartal Yuvası Kaleler

Kahramanmaraş onlarca kale barındıran, kale zengini bir kent. Kentin tarih boyunca taşıdığı önemin kanıtı olan bu kaleler Hitit döneminden başlayıp, Osmanlılara kadar uzanan bir medeniyetler yelpazesinin mirası niteliğinde. Kaleler arasında en büyüğü kent merkezindeki Maraş Kalesi. Bugün içerisinde kafeler bulunan Maraş Kalesi’nin üzerine kurulduğu yığma tepe aslında büyük bir Hitit höyüğü. Kale, özellikle akşamüstü sürü halinde kent üzerinde uçan güvercinlerle kentin kuş bakışı manzarasını izlemek için en ideal yer. Kahramanmaraş’a bağlı Andırın ilçesi de kalelerin yoğunluğuyla dikkat çeken bir bölge.

Sert rüzgârlara ve son derece engebeli bir coğrafyaya sahip Andırın’da kaleler aynı zamanda birbirlerini görerek haberleşme imkânı sağlayacak şekilde inşa edilmiş. Kaleler ortaçağın ticaret filoları olan kervanları ve bu kervanların konakladığı kervansarayları da koruma amacıyla yüzyıllar boyunca aktif olarak kullanılagelmiş. Haştırın, Geben, Azgıt ve Afşin Hurman kaleleri etkileyici görünümleriyle tarihin derinliklerine sürüklüyor görenleri. Çetin ve sarp kayalıklara “nasıl bu kadar özenli inşa ettiler” sorusunun cevabını  Anadolu mimarlığının sırlarında aramak gerek.

Kahramanmaraş Arkeoloji Müzesi  zengin bir Hitit eserleri koleksiyonuna sahip Bezemeleri ile dikkat çeken Kahramanmaraş mozaikleri, arkeolojik ve müzecilik çalışmalarının tamamlanmasının ardından sergilenmeye başlanacak. Kapalıçarşı ve etrafındaki hanlarda yöreye ait her türlü baharatın yanı sıra bıçakçılık, kuyumculuk, bakırcılık gibi zanaat ürünlerini de bulabilirsiniz. Dulkadiroğulları Beyliği döneminde inşa edilen edilen Ulu Cami minaresi ve taş işçiliği ile bölgenin mimari özelliklerini yansıtan önemli bir eser.

Görün

Kahramanmaraş Arkeoloji Müzesi’ni / Ulu Cami’yi / Kapalıçarşı ve çevresini / Maraş Kalesi’ni / Döngel Mağaraları’nı / Andırın Kaleleri’ni / Ceyhan Nehri Köprüsü’nü / Menzelet Baraj Gölü’nü / Yedi Uyurlar Ziyareti’ni

Tadın

Dondurmasını / Tarhanasını / Biberini / Fıstığını / Yanyana, Ekşili Köfte Kebabı, İçli Köfte ve diğer yöresel yemeklerini / Alabalığını

Alın

Geleneksel zanaat ürünlerinden Sandığını / Bıçaklarını / Çarıklarını / Maraş burma bileziğini

Kahramanmaraş Fotoğrafları

Arkeoloji Müzesi – Kahramanmaraş
Maraş Tarhanası – Kahramanmaraş
Şehir Merkezi – Kahramanmaraş
Bakırcılar Çarşısı – Kahramanmaraş
Maraş Dondurması – Kahramanmaraş
Kapalı Çarşı – Kahramanmaraş
Yöresel İçecek Meyam Şerbeti – Kahramanmaraş
Taş Köprü – Kahramanmaraş

Kaynak: Sermet Çuhadar, Ahmet Bilal Arslan

Bu yazımızı okuyan 2.730. takipçimizsiniz.

Hamit Demir

1991 Kahramanmaraş doğumlu. İlk, Orta ve Lise eğitimini Malatya Darende tamamladı. Darende Hulusi Efendi Kuran Kursunda hafızlık eğitimini tamamladı. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. Aynı fakültede Tasavvuf Anabilim Dalı'nda Yüksek Lisans'ını tamamladı. Katar Üniversitesinde Arapça üzerine eğitim aldı. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalı'nda Araştırma görevlisi olarak görev yapmakta ve Doktora eğitimine devam etmektedir. İngilizce ve Arapça bilmekte, Beşiktaş taraftarı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir