Hanım Sultanların Vakıf Eserleri

Osmanlı İmparatorluğu’nda, sosyal, kültürel ve ekonomik hayata katkı sunma yolunda, hanım sultanlar vakıf ve hayratların önde gelen uygulayıcılarıydılar. Gerek İslam’da bir erdem olmasından gerekse halka hizmete verdikleri önem, Osmanlı’yı bir vakıf medeniyetine dönüştürmüştü. Bu hayratlar ayrıca Osmanlı kadınının mülk sahibi olabildiğine ve ekonomik alanda varolabildiğine de işaret ediyordu. Vakıfların kurulmasında ön ayak olan, yönetimdeki birikimleri, özen ve incelikleriyle öne çıkan hanım sultanların Anadolu’nun dört bir yanında yaptırdığı eserlerle, kadın o dönemde de topluma damgasını vurmayı başarmıştı.

İNCELİKLE USTALIK ELELE: ATİK VALİDE KÜLLİYESİ 

Sultan III. Murad’ın annesi Nurbanu Valide Sultan (1525-1583), İstanbul’un Anadolu ve Rumeli yakasında birçok eser yaptırmış. Valide Sultan’ın inceliği ile Mimar Sinan’ın ustalığının bir sentezi olan ve 1570-1579 yıllarında tamamlanan Atik Valide Külliyesi’nin darrüşşifasında, 1870’lerde son derece tehlikeli boyutlara ulaşan, kolera salgını sırasında, kaydadeğer çalışmalar yürütüldüğü biliniyor.

Bir çok yapıyı barındırıyor 

Yapı, 18. yüzyıla kadar Valide Sultan Külliyesi adı ile tanınmış, daha sonra III. Ahmed´in annesi Gülnuş Sultan’ın Üsküdar İskele Meydanı’nda yeni bir külliye inşa ettirmesiyle de Eski Valide, Atik Valide veya Valide-i Atik isimleriyle anılmaya başlanmış. Üsküdar Toptaşı semtindeki külliyenin kalbinde cami ve medrese bulunuyor. Çevresindeki yapılar; tekke, sıbyan mektebi, hamam ile birleşik yapılar topluluğu; kervansaray, darülhadis, darülkurra, aşhane, tabhane ve darüşşifa… Ayrıca Nurbanu Sultan’ın İstanbul’da yaptırdığı su yolları sayesinde, İstanbul’daki bazı semtlere çeşmelerden su verilebilmiş.

MESİR MACUNU ŞİFASI: SULTANİYE (HAFSA SULTAN) KÜLLİYESİ

Ayşe Hafsa Sultan, oğlu Şehzade Süleyman (Kanuni Sultan Süleyman) sancak beyi olarak Manisa’da görev yaptığı dönemde ona refakat etmiş. O yıllarda şehzade Mimar Acem Ali’yi, cami, medrese, sıbyan mektebi, imaret ve hankâhtan meydana gelen Sultaniye Külliyesi’ni inşa etmesi için görevlendiriyor. 1522 yılında tamamlanan bu yapılara daha sonra darüşşifa ve çifte hamam da ilave ediliyor.

Kadınlar tarafından yaptırılan ilk şifahane

Külliye içindeki şifahane, kadınlar tarafından yaptırılan ilk şifahane olmasının yanı sıra Osmanlı’nın son dönemlerine kadar burada ruh hastaları müzik ile tedavi ediliyor. Külliyenin ana binası olan, kesme taş ve tuğladan sade tarzdaki cami, 16. yüzyıl Osmanlı mimarisinin Manisa’daki önemli örneklerinden. Ortası bir büyük, yanları da iki küçük kubbeyle örtülmüş, iki minareli caminin mermer minberi oyma ve kabartmalı, kadınlar mahfeli ise ahşap oymalı.

Cami avlusunun kuzeyini çevreleyen medrese binası, on odalı bir yapı. Farklı dönemlerde onarılan iki odalı sübyan mektebi, hamam ve darüşşifa, iyi durumda. Kurtuluş Savaşı sırasındaki yangında hankâh ve imarethane binalarının yanması ve sonraki yıllarda yıkılmasının ardından bu alan park şeklinde düzenlenerek yerini “Sultan Parkı”na bırakmış. Merkez Efendi’nin Hafsa Sultan’ı tedavi etmek için mesir macunu ürettiği biliniyor. Bununla ilintili olarak, yaklaşık 400 yıldır ünlü Mesir Macunu Şenlikleri’nde mesir macununun halka dağıtıldığı cami olması nedeniyle, Sultaniye Külliyesi’nin camisi halk arasında Mesir Camii adıyla da anılıyor.

Hanım

İLK KADIN ELÇİDEN HİZMET: SELÇUK HATUN CAMİİ 

Beşinci Osmanlı hükümdarı Çelebi Mehmed’in yedi kızından biri olan Selçuk Hatun, Osmanlı devlet idaresinde etkili olmuş kadın sultanların ilklerindendi. Osmanlı tarihinde elçilik yapan ilk kadın sultan olan Selçuk Hatun, etkili olmasına rağmen, pozisyonunu ihtiraslarına alet etmemiş, aksine büyük yararlılıklar göstermişti. Gerek ağabeyi Sultan II. Murad döneminde Bursa’nın gerekse yeğeni Fatih döneminde İstanbul’un mimarisine katkıda bulunan Selçuk Hatun, 1450’de Bursa’nın Kayhan semtinde, tek minareli küçük bir mescid inşa ettiriyor.

Tüm malını vakfetti

Vakfiyesindeki bilgiye göre; bütün malını, Bursa’da yaptırdığı bu mescide vakfediyor. Cami farklı dönemlerde önemli onarımlar görüyor. Ayrıca avlunun dışına, sokağa cepheli, büyük kemerli, iki yüzlü, iki çeşme de yaptırıyor. Hayırsever Selçuk Hatun’un adı ayrıca, Osmanlı Devleti’nin başkentlerinden Edirne’nin imarında bulunanlar arasında geçiyor.

Bursa

TÜRK BAROKU: AZİZİYE CAMİİ

Köklü tarihi ve ağırbaşlılığıyla Konya’nın atmosferi başkadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönem eserlerinden olan ve 1867’de Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Sultan’ın emri ile restore edilen Aziziye Camii, aslında 1671 yılında inşasına başlanan ve beş yılda bitirilen ancak Büyük Konya yangınında ağır hasar gördüğü bilinen bir cami. Avrupa barok mimarisinin, rokoko ve ampir tarzlarının bir harmonisini yansıtan caminin mimarisinde kullanılan tarz Türk baroku olarak da nitelendiriliyor.

Kentin özel camilerinden…

Eşine az rastlanır fenerli şerefeleri ile dikkat çeken camide Hint mimari üslubu da hissediliyor. Kesme Gödene taşı ile inşa edilmiş caminin avlusu yok, altı mermer sütuna oturan üç kubbeli son cemaat yerinin iki ucunda kaideleri şadırvanlı iki minare dikkate değer. Konya çarşısının tam merkezindeki Aziziye Camii, büyük ferah pencereleri, sütunlar ile ayakta tutulmuş dairesel balkonlar şeklinde inşa edilmiş şerefeleri ve sanatsal sadeliğiyle kentin özel camilerinden. Zamanında camiinin masrafları, etrafındaki 12 dükkan, Türk hamamı ve üç hanın gelirinden sağlanıyormuş. Caminin kuzey kapısının üzerinde Sultan Abdülaziz’in altın yaldızlı tuğrası var.

Konya

GÜZEL MAHALLEDE GÜZEL İBADET: HATUNİYE CAMİİ

Daracık bir boğazın içinde sıralanmış, 19. yüzyıla ait yalıboyu konakları ve ardından yükselen, ürpertici kral kaya mezarlarıyla Amasya, Yeşilırmak kıyısında Anadolu’nun en güzel kentlerindendir. Evlerin cumbaları adeta nehirin üzerinde yüzer. Hatuniye Mahallesi’nde, mahalleye adını veren nehir kıyısındaki cami, Sultan II. Bayezid’in eşi ve Şehzade Ahmet’in annesi Bülbül Hatun tarafından 1510 yılında yaptırılmış.

Gece görüntüsü kayda değer

Hamam ve sübyan mektebinden oluşan bu külliyeyi yaptıran Bübül Hatun, Manisa, Ladik ve Bursa’da da başka eserlere ön ayak olup, vakfetmesiyle tanınıyor. Duvarları moloz taştan örülme, yer ve tavan döşemeleri ahşap, tuğla örgülü, tek şerefeli minareli camiye kuzeyindeki alçak yay kemerli kapıdan giriliyor. Son cemaat yerinin üzeri beş küçük kubbeyle örülü. Evlerin su üzerindeki yansımalarıyla, sarı sokak lambaları altında keskin bir sessizliğe gömülen en güzel mahallesi Hatuniye, Amasya’nın gecelerini de özellikli yapar. Gece külliyenin karşıdan görüntüsü de kayda değerdir.

Amasya

Bu yazımızı okuyan 2.094. takipçimizsiniz.

Selman Yaz

1993 İstanbul doğumlu. İlk, Orta ve Lise eğitimini İstanbul'da tamamladı. Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim fakültesi İngilizce Öğretmenliği mezunu. Anadolu Üniversitesi Uluslarası İlişkiler bölümü öğrencisi. Özel bir eğitim kurumunda İngilizce öğretmenliği yapmaktadır. Fransızca eğitimi aldı iyi derecede Fransızca bilmektedir. Hobileri Yabancı diller, çeviri, devletler arası politika, diplomasi, seyahat, trekking'dir. Tam bir Çalıkuşu...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir