Fetih Ruhu ve Gençliğimiz

İstanbul’un Fethi’nin 556. yılı münasebetiyle; fetih ruhunu yeniden keşfetmek için¸ yeni bir ruhî dirilişe ihtiyaç vardır. Fetih ruhunu özümüzde yeniden şekillendirmek ve bu kutlu fethin ruh dünyasındaki inkişafa sebep olacak yolları iyi bilinmelidir. Bir çağın kapatılıp¸ yeni bir çağın açıldığı; o yüce hakan¸ Fatih Sultan Mehmed Han’ın fetih ruhu gönül diyarlarına taşınmalıdır. Özünü İslâm’ın fetih anlayışından¸ müjdesini Sevgili Peygamberimizin mübarek ağzından alan¸ bütün beşeriyete huzuru getirecek bu ulvî gaye için¸ İstanbul fethedilmiştir. Bu sırada gazâ ve fetih ruhu¸ hep ön planda tutulmuştur.

İstanbul kapılarının açılmasının yanında gönüllerin fethi¸ gam ve kederin ortadan kaldırılması gibi manevî fetihlerde bulunulmuştur.İstanbul’un alınmasıyla¸ maddî fethin arkasından¸ insanların kalplerinin huzura açılmasına vesile olan bu fetih hareketi; bir anda bütün dünyada akis buldu; hak ve hürriyetlerin¸ dinî inançların¸ hür bir şekilde ifa edilebilme imkânları¸ bu sayede çağdışı Avrupa’ya öğretilmiş oldu.

"İstanbul sevdası" ilk önce sahabilerin gönlüne düştü. Sonra da onları takip eden kahraman yiğitlerin. Peygamber Efendimizi misafir etme şerefini elde etmiş Ebu Eyyub el-Ensarî hazretleri 96 yaşında olmasına rağmen Medine’den İstanbul üzerine sefere çıkan nur yüzlülerden. Evlatları¸ torunları¸ ona: "Babacığım¸ dedeciğim! Sen gitme! Senin yerine biz sefere çıkalım." demelerine rağmen¸ O şunları söylüyordu: – "Hayır! Ben Kur’an-ı Kerim’i okudum. Oradaki cihat ayetlerini ve Fetih Süresi’ni müteala ettim. Peygamber Efendimizin İstanbul hakkındaki müjdesine şahit oldum. Bu sefere mutlaka çıkacağım." Bu seferde¸ Ebu Eyyub el-Ensarî hazretleri İstanbul önlerinde şehit düşmüştü.

Ve tarih sahnesinde sıra Sultan Murat oğlu II. Mehmed’e gelmişti… İstanbul’u fethetmekte kararlı olan II. Mehmet "Ya ben İstanbul’u alırım¸ ya da İstanbul beni." diyerek sefere koyulmuştur. Şeyh Hamid-i Veli’nin talebesi olan Hacı Bayram-ı Veli’nin yetiştirdiği Akşemsettin Hazretlerinin duası ile kuşatmaya başlanmıştır. 53 gün sonra Fatih’in önünde hocası Akşemsettin Hazretleri olduğu halde¸ coşkulu bir törenle İstanbul’a girilmiştir. Fatih¸ Bizanslıları dinlerinde serbest bırakıp mabetlerine dokunmamıştır.

İstanbul’u fethederek Peygamberimizin övgüsünü hak eden büyük hükümdar¸ çıkardığı bir fermanla Bizans halkının hasret kaldığı can¸ mal¸ ırz ve namus güvenliğini teminat altına alarak¸ idaresi altındakilere¸ günümüze örnek olacak şekilde¸ sevgi¸ saygı ve hoşgörüye dayanan inanç ve ibadet hürriyeti tanımıştır. İstanbul’un fethini gönüllerin fethiyle taçlandırmıştır.

Tüm İstanbul’a hatta tüm insanlığa sevgi ve özgürlük ilkelerini o gün göstermiştir. İşte bugün bize düşen ise; "Fetih ruhu"nu genç nesle taşımak ve yaşanmaya değer hayatın ne olduğunu göstermektir. Zaferlerimizi yeniden hatırlayarak¸ "gençlerimize kutsal değerlerimiz uğrunda fedakârlık yapabilme" zevkini tattırmaktır. Fatih Sultan Muhammed gibi¸ ömür sermayesini fetihlere vakfetmenin sırrını anlamaktır. Cenab-ı Hakk’ın yoluna¸ dinimize¸ vatanımıza milletimize hizmet etmenin önemini¸ fetih ruhunun manevî yönünü anlatmaktır.

Fetih ruhunda¸ insanlara İslâm medeniyetini ulaştırma azmi yatar. Özünü İslâm’ın yüce değerlerinden alan fetih ruhu¸ bugün artık daha çok¸ bilgi ve inançla çalışıp üreterek ülkemize ve insanlığa yararlı olmak şeklinde algılanmalıdır. Her ferdin sorumluluk bilinciyle vazifesini en güzel biçimde yapması bu anlayışın gereğidir. Gerçek ve kalıcı fethin¸ gönülleri fethetmek olduğu bilinciyle hareket ederek¸ gelecek nesillerimizi İslâmî ve millî değerlerle donatıp bu ruh ve anlayışa sahip olmalarını sağlamalıyız.

Arkadaşlar Konuyla Alakalı Diyanet’in Hutbesini’de paylaşmak istedim

Muhterem Mü’minler!

Kâinatta Allahü Teala tarafından yaratılan  en mükemmel, en seçkin varlık insandır. İnsan hayatının en verimli olduğu devre ise gençlik çağıdır. Bu çağ Yüce Allah’ın biz kullarına bahşettiği nimetlerden biri olup, kıymeti bilinmesi gereken bulunmaz bir fırsattır. Sevgili Peygamberimiz yaşlılık gelmeden önce gençliğin kıymetini bilmemizi bizlere tavsiye etmiştir.

Topluma hayat veren kan damarları mesabesindeki en büyük milli hazinelerimizden biri de gençliktir. Gençler, toplumumuzun geleceğidir. Bu yüzden ruh ve beden yönünden sağlıklı, inançlı ve sorumluluk duygusuna sahip gençlerin yetiştirilmesi en önemli görevlerimizdendir.

Değerli Müslümanlar!

Tarih sayfalarına baktığımızda; İslamın yayılması ve gönüllere yerleşmesinde, hidayet vesilesi olmuş pek çok gencin büyük katkıları olmuştur. Milletimizin şanlı tarihinde de iyi eğitimcilerin nezaretinde yetişmiş, inançlı, bilgili ve sağlam karakterli gençlerin başarıları yüzyıllardan beri göğsümüzü kabartmaktadır. Bu başarıların başında fetihler gelmektedir. Mekke’nin fethi, Malazgirt Meydan Muharebesi, İstanbul’un fethi gibi.

 Fetih, kalbi imanla dolu olan, Hakk’a gönülden bağlanan, Allah adını yüceltmek ideali uğruna kanının son damlasına kadar düşmanla çarpışmayı göze alan kahramanların yazdığı bir destandır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de “Mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer anlıyorsanız bu sizin için daha hayırlıdır.”[1] buyuruyor. Peygamberimiz (s.a.v.) de bir hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor. “Allah’ın sözü ve dini üstün olsun diye savaşan kimse, Allah yolunda savaşmış olur.”[2] Bu mesajlardan ilham alanlar, dini mübin için akından akına, zaferden zafere koşmuş, zalimin karşısında, mazlumun yanında olmuştur. Bu fetih imanın, azmin, cesaretin, metanetin, gayretin, sabrın, komutanına güvenin ve yaradanına inanmanın bir göstergesidir. İstanbul’un Fethi, imanın küfre, bilginin cehalete, birliğin ayrılığa üstünlüğüdür. İman kuvveti ile tekniğin gücü birleşince Allah Müslüman Türkler’e fethi müyesser kılmıştır.

 Üç bin yıllık bir geçmişe sahip olan ve dünyanın en büyük ordularını donatan bu milletin kazandığı zaferleri ve gerçekleştirdiği fetihleri saymak mümkün değildir. İstanbul 1453 tarihine kadar Ashab-ı Kiram zamanından beri Müslümanlar tarafından 11 kez muhasara edilmiştir. İstanbul’un Fethi Müslümanlar için mukaddes bir ideal, yüce bir gaye olmuş, bu uğurda önce Arap sonra da Türk-İslam orduları İstanbul surları önünde seve seve can vermişlerdir.

Aziz Cemaat!

”Kostantiniyye (İstanbul) mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.” buyuran Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bu mübarek sözlerinde övdüğü, methettiği müjdeye ulaşmak şerefi, 21 yaşında tahta çıkan ve 24 yaşında  fethi gerçekleştiren genç hükümdar Fatih Sultan Mehmed Han ve askerlerine nasip olmuştur. Fatih’in hocaları Akşemseddin ve Molla Güranî’nin de çok büyük manevi destekleri olmuştur.

Bu fetihte her nefer âdeta bir ordu kesilmiş, gürleyen topların sesine, fetih müjdeleyen tekbir sadaları karışınca Bizans düşmüştür. Yüce Rabbine hamdederek şükran secdesinde bulunan genç hükümdar, Haçlı ordularının saldırgan tutumlarına karşılık, çıkardığı bir fermanla can, mal, ırz, namus emniyeti ve inanç hürriyeti getirmiştir. Fatih’in bu fermanına o kadar sadakat gösterildi ki, güzel vatanımızda diğer ırk ve din mensupları, bu zamana kadar görmedikleri adalet, eşitlik ve huzur içerisinde hiçbir  Çağ açıp çağ kapatan  bu fethin, dünya tarihi açısından önemi büyüktür. İstanbul fetihle birlikte Osmanlının başkenti, dünya kültür ve medeniyetinin beşiği ve en önemlisi Müslüman Türk yurdu olmuştur.

Değerli Mü’minler!

Canları ve kanları pahasına fethederek bizlere emanet bıraktıkları güzel İstanbul’umuzu ve Anadolumuzun her köşesini ecdadımızın mukaddes emaneti bilip sahip çıkalım ve koruyalım. Onlara layık bir nesil olabilmek için daha çok çalışıp gençlerimize sahip çıkalım. Fetih ruhunu  içlerinde hisseden yeni Fatihler yetiştirelim. Her karış toprağı şehit kanıyla yoğrulmuş bu topraklarda, birlik ve beraberlik içerisinde yaşayalım.

 Bu vesileyle, vatan ve mukaddesat uğruna canlarını feda eden fetih erleri şehit ve gazilerimizle, ülkemiz için her türlü fedakarlığa katlanan ecdadımıza Allah’tan rahmet diliyor ve hutbemi Nasr sûresinin meâliyle bitiriyorum: ”Allah’ın yardımı ve fetih gelip,insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tesbihte bulun ve O’ndan bağışlanma dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.”

Bu yazımızı okuyan 1.199. takipçimizsiniz.

gencyolcular

Genç Yolcu 2005 yılında #BirlikteKeşfedelim sloganıyla Gezi • Kültür • Sanat alanında yayın hayatına başlamıştır. İletişim: bilgi@gencyolcu.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir