Bilgi teknolojileri nitelikli gençleri bekliyor

Teknoloji şirketi IBM, Türkiye’de bulunmasının 70’inci yılını farklı etkinlik ve çalışmalarla kutluyor. Bu kutlamaları yaparken, yeni projeler açıklıyor, çalışma ortamını basın mensuplarıyla paylaşıyor.

Hafta başında IBM’in İsviçre’nin Zürih kentinde bulunan araştırma laboratuvarına bir basın gezisi düzenleyen IBM Türkiye, 5 Nobel ödüllü bilim adamının 4’ünün Nobel kazandığı ortamı Türkiye’den gazetecilerle paylaştı. Laboratuvar ziyaretinde gün boyu bilgilendirme yağmurunun yanı sıra nano-teknoloji üzerine çalışma yapılan ortamı görme fırsatı da bulduk.

1986 yılında Heinrich Rohrer ve Gerd K.Binnig’in Tarama Tünelleme Mikroskobu’yla, ertesi yıl da K.Alex Müler ve J.Georg Bednorz’un Yüksek Sıcaklıkta Süper İletkenlik Keşfi ile Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldüğü laboratuvardaki sunumlarda teknoloji alanındaki yenilikler konuşuldu. IBM Türkiye Genel Müdürü Eray Yüksek, IBM olarak Türkiye’nin bilişim hizmetleri ile kalkınması hayallerinin olduğunu açıkladı. Eray Yüksek, bilgi teknolojileri pazarında kurumlara yönelik yapılan işlerin pazarının 2,4 milyar dolar büyüklükte olduğuna dikkat çekerek, bu rakamın yüzde 84’ünü ithal donanım ve yazılımın oluşturduğunu anlatıyor. Pazarın 2010 yılı sonunda 10 milyar dolar ciroya ulaşmasını bekleyen Yüksek, rakamı ithalat değil de hizmetin yükselteceğine inanıyor. Eray Yüksek, farklı düşünen akıllı insanların vereceği hizmetler sayesinde 5 milyar dolara ulaşacak hizmet pazarı ile ilgili bir de hesap yaptı: “Bilgi teknolojileri alanında hizmet verecek bir kişinin senede 200 saat çalıştığını, günlük 500 dolarlık bir katma değer ürettiğini düşünelim. O zaman yalnızca Türkiye’nin eleman ihtiyacını karşılamak için ek 50 bin yetişmiş insana ihtiyaç var demek. Şirketlerin iş modellerini teknoloji ile kolaylaştıracak bu kişilere hem de önümüzdeki 2 sene içerisinde ihtiyaç var. Bulunduğumuz coğrafyada Baltıklar’dan Güney Afrika’ya kadar bütün ülkelere hitap edebilmemiz için rakamı sürekli büyütmemiz gerekiyor. Bunun için ihtiyacımız olan genç nüfus elimizde. Eğitilmeleri yeterli olacak. Sürekli bu alanın önemli oyuncuları arasında gösterilen Çin ve Hindistan bile rakip olamayacak. Çünkü bu alanda onların da yetişmiş insan gücüne ihtiyacı olacak.”

Ülkemizde olduğu gibi dünyada da hizmet mühendisliği konusunda büyük bir açık var. Mısır, Hindistan, Türkiye ve Endonezya gibi gelişmekte olan ülkelerdeki genç nüfusun bile bu açığı kapatmakta zorlanacağı belirtiliyor. IBM’in Ülke Teknoloji lideri Suat Kızıltaş, hizmet mühendisliği alanında üniversitelerin yeni bölümler kurmasının gerekliliğini anlatıyor. Bilgisayar mühendisliği, endüstri mühendisliği, sosyal bilimler gibi alanları kapsayan hizmet mühendisliği, ülkemizde şimdilik Bahçeşehir Üniversitesi’nde lisansüstü programı olarak okutuluyor. Yetişmiş bir hizmet mühendisinin, endüstrinin ihtiyaçlarına yanıt verebilmesi için endüstriyel faaliyetler konusunda bilgi sahibi olması gerekiyor. IBM’e göre, okullardaki eğitim programları ile bu açık kapatılabilir.

IBM yetkililerinin verdikleri bilgiye göre Türkiye’de iki, KKTC’de ise bir üniversite ile ortak çalışmaları var. İlk proje İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin işbirliği ile açtığı İleri Araştırmalar Merkezi. Türkiye’deki tüm öğrenciler ve yazılımcılar, üniversitenin Dolapdere yerleşkesinde Nisan 2007’de açılan bu merkezde araştırma projelerini yürütebiliyor. Üniversitelerle işbirliğine ikinci örnek, Koç Üniversitesi’nde IBM Türkiye’nin katkılarıyla açılan Tedarik Zincirleme İnovasyon İleri Araştırmalar Merkezi. Merkezde KOBİ’ler de dahil tüm iş dünyasının kullandığı tedarik zinciri yöntemlerinin sürdürülebilir ve çevreye daha duyarlı olması için bilimsel araştırmalar yapılacak ve inovatif modeller geliştirilecek. Üçüncü örnek ise IBM’in KKTC’deki Yakın Doğu Üniversitesi’yle birlikte açmayı planladığı YDÜ-IBM İnovasyon Merkezi.

IBM Zürih Araştırma Laboratuvarı’nın yoğunlaştığı konuların başında nano-teknoloji geliyor. Bunun en somut göstergesi 1986 yılında Nobel Fizik ödülünün, STM’i (Tarama tünelleme mikroskobu) geliştiren iki bilim adamına verilmiş olması. Son 20 yıldır IBM’in bilim adamları, atomların hassas bir şekilde tasarlanmış yapıların üzerine yerleştirilmesi konusunda STM’den yaygın biçimde yararlanıyor. Laboratuvarın Nano Ölçekli Yapılar ve Cihazlar Bölümü’nün yöneticisi Dr. Walter Riess, baskılı devreler, ekranlar, sabit disk sürücüleri gibi ürünlerin nano-teknolojiden yararlanarak üretildiğini açıklayarak, “Nano-teknolojide kullanılan değerler büyüğün küçültülmesiyle elde edilmez. Nano-teknoloji tümüyle kendine özgü özellikleri olan bir bilim dalıdır.” diyor

Zürih Laboratuvarı’ndaki araştırmacıların üzerinde çalıştığı, ümit vaat eden bir kavram da sistem içindeki yongaların ve dolayısıyla transistörlerin nano-teknolojinin sağladığı imkanlardan yararlanarak küçültülmesi. Küçültme beraberinde hız ve maliyetlerde düşüşü de getiriyor.

Zürih Laboratuvarı, nano-teknolojiye odaklı

Bir teknoloji şirketi olan IBM, ABD, İsviçre, İsrail, Çin, Hindistan ve Japonya’daki sekiz laboratuvarda çalışan 3 bin bilim adamı ve mühendis ile bilgi teknolojileri üzerine araştırmalar yapıyor. 1956 yılında kurulan IBM’in Zürih Araştırma Merkezi, bugün yalnızca temel araştırmalara değil, aynı zamanda yenilikçi müşteri odaklı çözümler geliştirme konularında da faaliyetlerini sürdürüyor. Zürih’teki laboratuvarda bugüne kadar 4 bilim adamının Nobel Ödülü’ne layık görülmüş olması, yapılan araştırmaların düzeyi ile ilgili ipuçları veriyor.

MEHMET SAKİN

Bu yazımızı okuyan 999. takipçimizsiniz.

gencyolcular

Genç Yolcu 2005 yılında #BirlikteKeşfedelim sloganıyla Gezi • Kültür • Sanat alanında yayın hayatına başlamıştır. İletişim: bilgi@gencyolcu.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir