Bana bir fotoğraf çizebilir misin?

Mandalla ipe asılmış kavuşmayı bekleyen iki sevdalı, sandalda sabırla oltasına gelecek balığı bekleyen bir çocuk ya da devrilmiş çeyiz sandığını peşinden sürükleyen bir genç kız… Esra Arslangiray’ın çalışmaları ne fotoğraf ne karikatür. Fotoğrafla çizginin birleştiği çizgi-fotoların hayranı bol.

Hemen hepimizin geçmişi ilkokul yıllarına kadar uzanan hobilerimiz vardır. Kimi eline geçen her şeyin üstüne aklındakini döker çizgilerle, kiminin fotoğraf makinesi elinden düşmez. Ya ikisi birleşirse ne olur? Aynı soru Esra Arslangilay’ın kafasında da yer etmiş olacak ki, yıllardır çektiği fotoğraflarla yaptığı çizimleri birleştirerek oldukça orijinal çalışmalara imza atıyor.

Resme olan merakı daha ilkokul sıralarına dayanıyor Esra Arslangilay’ın. O zamanlar çoğu çocuk gibi defter kitaplarının her boş santimi çizimler, karalamalarla doludur, hayaliyse resim öğretmenliği. Liseye geçtiğinde bu hevesi tam geçmese de yerini gazeteciliğe bırakır. Ancak resimden kopmak o kadar da kolay olmaz onun için. Gazetelerden uygun bulup seçtiği fotoğrafları keser, bu hobi için ayırdığı defterine yapıştırıp eğlenceli sayfalar yapar. Sınıfta defterinin elden ele gezişini keyifle izler o sıralarda.

Yarı fotoğraf, yarı çizim!

Fotoğrafa ilgisiyse lise ikinci sınıfta cep telefonuyla yaptığı çekimlerle başlamış. Daha iyisi, daha güzeli derken fotoğraf aşkı sarar Esra’yı, bir daha da bırakmaz. Bir süre sonra cep telefonu karşılayamaz olur ihtiyacını. “Liseden sonra, resim çizmeyi bırakmıştım ama fotoğraf isteğim katmerlendi. Telefonumun kamerasından terfi edip soluğu yeni edindiğim fotoğraf makinesinde aldım ve ailemin çevremin fotoğrafçısı oldum.” sözleriyle özetliyor durumu. Fotoğraf karelerinde objelerle bir şeyler anlatmaya çalışır hep. Bu fotoğraf karelerindeki mesaj içerikli objeler çizimlerle ifade yöntemine bırakır yerini zamanla. Sarı kağıtların hikâyesi de başlamış olur böylelikle. Arslangilay’ın yarı fotoğraf yarı çizimlerden oluşan çalışmaları hayli ilginç.

Sadece sarı kağıtlara çiziyor

Esra’nın çizimleri kadar tercih ettiği kağıt türü de ilginç. Zira o sarı kağıtlardan başka bir şeyin üzerinde çizmiyor, çizemiyor. Sebepsiz değil elbet onun bu tutkusu. Ağabeyi pek kıymet verdiği sarı defterini dokundurtmuyormuş kimselere zamanında. Kullanmaya kıyamadığı defteri Esra’ya da koklatmamış haliyle. Ancak ağabeyin “Ya benimsin, ya hiç kimsenin!” felsefesi, Esra’nın defter aşkına yenilmiş bir gün. Genç kız bütün cesaretini toplayıp abisinin dolaba kaldırdığı defterden bir iki sayfa koparabilmeyi başarmış. Geçtiğimiz kasım ayında sarı kağıda ilk çizimi olan fotoğraf, çamaşır misali mandala asılmış bir kız ve oğlanın kavuşma anı olur.

Hadislerle çizim kitabı çıkarmak istiyor

İnternete koyduğu çizgi-fotoğraflar çok beğenilince Esra Arslangilay’ın bu hobisi bir iş kapısına dönüşmüş. Bir stüdyosu olmasa da halinden memnun. Bazen bütün bir gününü alan çizgi-fotoğraflar yanında yaptığı çizimler de Facebook’ta Esra Arslangilay Photography hesabında mevcut. Esra taşıdığı mesaj kaygısını yansıtmayı da ihmal etmiyor sanatına. Seccade üstünde resmettiği karakterlerin dilinden “Allah’ım her an seni görüyormuşum gibi beni hep haşyet içinde tut.” hadis-i şerifini duyabiliyorsunuz örneğin. Başka bir çalışmasında Facebook, Twitter derken kaçırılan namazların muhasebesi görülüyor. Onun bu çizimleri daha çok çocuklara yönelik. Zira hadislerin bu şekilde zihinlerinde daha kolay yer edeceği görüşünde. Hatta ileride kendisine yardımcı olacak birini bulursa hadis çizimleriyle hazırlanmış bir kitap çıkarmayı bile düşünüyor.





Kaynak: MERVE TUNÇEL- Cumaertesi

Bu yazımızı okuyan 1.095. takipçimizsiniz.

gencyolcular

Genç Yolcu 2005 yılında #BirlikteKeşfedelim sloganıyla Gezi • Kültür • Sanat alanında yayın hayatına başlamıştır. İletişim: bilgi@gencyolcu.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir