Alaçatı’ya Gitmek İçin 7 Neden

Turkuaz deniziyle, taş evleriyle; sunduğu geniş yeme-içme ve alışveriş olanaklarıyla, dört bir yana dağılan sakız kokusuyla Alaçatı, beklentilerin ötesinde güzellikler sunuyor ziyaretçilerine.

TARİHÎ TAŞ EVLERİN ARASINDA KAYBOLMAK

Alaçatı’nın en önemli özelliklerinden biri eski Ege kasabası görüntüsünü koruyor olması. Begonvilleriyle rengârenk kapıların ve pencerelerin süslediği eski dar sokaklarda yapılan yürüyüşler, çekilen fotoğraflar Alaçatı’ya gitmek için başlı başına birer sebep. Yaz sıcağına karşı güneşi az görecek şekilde inşa edilen taş evlerin en büyük özelliği rüzgârı da alacak konumda tasarlanmış olmaları.

Asırlık evlerin aslına uygun bir şekilde onarılması, eski sokaklardaki renkli dükkânlar ve şık kafeler bölgeyi cazip kılan unsurların başında geliyor. Üstelik “kentsel sit alanı” ilan edildiği için, geleneksel mimariye uygun olmayan değişikliklerin yapılması yasak. Dolayısıyla, yıllar sonra gittiğinizde de benzer güzellikleri görebilirsiniz büyük bir ihtimalle.

KEMALPAŞA VE HACIMEMİŞ

Alaçatı’nın tam ortasındaki Cumhuriyet Meydanı; Köşe Kahve, 15 Eylül Kıraathanesi gibi klasikleşen mekânlarıyla eski meydanların ruhunu yaşatıyor. Buradan aşağıya doğru inen Kemalpaşa Caddesi, onlarca restoran ve butikle her zaman capcanlı.

Eskiden sadece bu noktalarda yoğunlaşan insan ve mekân trafiği birkaç yıldır Hacımemiş’e de uzanmış durumda. Daha çok bölge lokallerinin ve sanatçıların sokağı olan Hacımemiş, son dönemin en gözde adreslerinden biri. Burada birbiri ardına açılan gösterişli restoranlar ve butikler büyük ilgi görüyor.

SÖRF KEYFİ

Sörfçülerin renkli yelkenlerini dolduran rüzgâr, Alaçatı’nın vazgeçilmezi. Ne de olsa tatilciler tarafından keşfedilmeden önce bu sevimli kasaba sadece sörfçülerin geldiği bir yerdi. Sığ suyu ve yıl boyu rüzgâr alan koylarıyla dünyanın sayılı rüzgâr sörfü noktaları arasında gösterilen bölgede bu fırsatı kaçırmamanızı öneririm.

Pek çok sörf okulu bulabileceğiniz Alaçatı’da, kendisinden ders alacağınız ödüllü eğitmenlerin büyük bir kısmı yıllarını bu sahilde sörf yaparak ve yarışlara katılarak geçirmiş. Son dönemlerde adını sıkça duymaya başladığımız kitesurf ise gençlerin yeni gözdesi.

Kitesurf’te uçurtmalarına bellerinden bağlanan sörfçüler, bilgisayar oyunundan çıkıvermiş “kahraman” gibi, kite’larıyla suda süzülüyor, havalanıp taklalar atıyor. Bu işi öğrenmek ve uygulamak; izlemek kadar kolay değil elbette. Ancak ilk birkaç günlük eğitimi tamamladıktan sonra takla atamasanız da kitesurf üzerinde kalabilmeyi başarabiliyorsunuz. Tatilinizde sörf yapmayı düşünüyorsanız rüzgârın durumunu kontrol etmeyi unutmayın!

MEŞHUR EGE OTLARI

İğnelik, radika, arslan perçemi, cibes, beyaz acımık, sirken, çakal boğan, tilkişen gibi birbirinden ilginç isimlerle karşınıza çıkan meşhur otlar, adeta Ege’nin yeşil hazinesi. Sadece lezzetli yemeklere “misafir” olmakla kalmıyor, güçlü birer şifa ve antioksidan kaynağı şeklinde de değerlendiriliyorlar. Önce birbirinden ayırt etmekte güçlük çekseniz de özellikle meydanda kurulan cumartesi pazarını gezip satıcılarla sohbet edince farklarını öğrenebiliyorsunuz. Otlar mevsimine göre hemen her yemekte, meşhur ot kavurmalarında, böreklerde hatta çaylarda bile çok sık kullanılıyor. Ege’de hemen her sofrada karşılaşabileceğiniz çalkama, en kolay tariflerden. Taze toplanan otları, bazı sebze çeşitleriyle de karıştırarak tavada kavuruyor; üzerine un, zeytinyağı, limon, su ve biraz da tahin ekleyerek bir bulamaç elde ediyorlar. Bu lezzetleri tatmadan dönmek olmaz.

Her yıl düzenlenen Alaçatı Ot Festivali, otların tanınmasında önemli bir rol üstleniyor. Nisan ayının ilk haftası düzenlenen festival, otlarla yapılan nefis yöresel lezzetlerle tanışmak için harika bir fırsat. Ot toplama etkinlikleri, yemek yarışmaları, restoran indirimleriyle her zaman hareketli ve renkli geçiyor.

GELENEKSEL LEZZETLER

Alaçatı ve Çeşme bugün olduğu gibi geçmişte de Ege’nin lezzet üslerinden biriymiş. Suyun öte yanından kalan miras Alaçatı mutfağında bugün de hissedilmekle beraber bazı tarif ve gelenekler zaman içinde unutulmuş. Mübadeleyle gelenlerse, çok iyi bildikleri hamur işlerini ve tencere yemeklerini beraberlerinde getirmişler. Yıllar içinde iki kültürün birleşiminden doğan zenginlik, ev sofralarında olduğu kadar açılan hemen her mekânın menüsünde de kendine yer bulmuş.

Ege’nin bir kasabasından söz ediyorsanız deniz ürünlerine ayrı bir parantez açmanız ve sadece balıkla sınırlı kalmamanız gerekir. Alaçatı’da nefis kabukluları, ıstakoz, langust gibi seçenekleri mutlaka deneyin. Kuzey Ege’de bol rastlanan langustun, “fosforlu” Çeşme barbununun, kalamar tavanın tadı burada bir başka. Buradaki pek çok restoranda tüm bu lezzetlerle ve nefis Ege mezeleriyle tanışabilirsiniz.

Alaçatı’da ziyadesiyle sokak lezzeti var ama kumrunun yeri ayrı. Katkısız nohut mayasından ekmekle yapılanı ve içine koyulan eski kaşarın tam erimemiş olanı makbul. Alaçatı’da kahvaltı da ayrı bir ritüel. Hemen hemen bütün mekânlar bahçe ürünleri ve ev yapımı reçeller konusunda birbirleriyle yarışıyor.

SAKIZIN HER HÂLİ

Bölgede geçmişten bugüne tatlı-tuzlu pek çok yemeğe katılan sakız, özellikle sütlü tatlıların ve reçelin yıldızı. Yugoslav göçmeni Abdürrahim ve Fadıl Kadagan kardeşler tarafından açılan İmren, sakızlı kurabiyeleriyle tanınıyor. Sakızlı kurabiye ve muhallebiyi hem İmren’de hem de diğer birçok kafede tadabilirsiniz. Sakızlı kadar önemli bir diğer kurabiye olan lorluyu ise merkezdeki fırınlarda bulabilirsiniz. Tercihiniz sakızlı dondurmadan yana ise Rumeli Pastanesi’nin önündeki sıraya siz de girin; buna değer. Babadan oğula uzun yıllardır bu işi sürdüren aile, keçi sütü ve doğal saleple katkısız bir dondurma üretiyor. Yöre meyvelerinden yaptıkları turunç ve incir reçelleri de çok meşhur.

ALIŞVERİŞ VAKTİ

Alaçatı’da alışveriş demek, her cumartesi kurulan dev pazarı şevkle arşınlamak demek. Pazarı meyve-sebzeden ibaret sanmayın; giyime de geniş bir alan ayrılmış. Pazarın içinde kalan Alaçatı kahvelerinden birinde soluklanıp alışverişe ara vermek bile bir keyif. Bir başka güzellik de sabahın erken saatlerinde kurulan balık mezadı. “Taş” da denilen tezgâha günlük ürünlerini döken balıkçılar, renkli bir satış geleneğini yaşatıyor. Ege’de yaygın olan en taze balıkları burada bulabiliyorsunuz. Antika Pazarı’nı da unutmamalı elbette. Meydanda hafta sonları kurulan pazarda; Ege’den Anadolu’ya birçok bölgeden çeşit çeşit eski eşyayı, hediyelikleri, kıymetli antika eşyaları bulabilirsiniz.

Alaçatı sokakları özgün ve son derece şık lokal butiklerle; koleksiyonerlerin, sanatçıların dükkânlarıyla bezeli. Giyimden takı ve tasarıma kadar hemen her türlü ilgi alanına yönelen bu butiklerde özellikle yerel ürünlere ilgi duyanlar için çok fazla seçenek var. Ayrıca İstanbul ya da Bodrum’da da şubeleri olan pek çok lüks markanın mağazalarını burada da bulabilirsiniz.

İzmir / Çeşme / Alaçatı
İzmir / Çeşme / Alaçatı
İzmir / Çeşme / Alaçatı
İzmir / Çeşme / Alaçatı
İzmir / Çeşme / Alaçatı
İzmir / Çeşme / Alaçatı
İzmir / Çeşme / Alaçatı
İzmir / Çeşme / Alaçatı
İzmir / Çeşme / Alaçatı
İzmir / Çeşme / Alaçatı

Yazı: Defne Barış – Fotoğraf: Nadire Günday

Bu yazımızı okuyan 2.089. takipçimizsiniz.

Hidayet Akçay

1985 Konya Ereğli doğumlu. ilk ve Orta öğrenimini Konya da Lise öğrenimi Darende de tamamladı. Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümü mezunu. Özel bir eğitim kurumunda Yönetici olarak görev yapmakta. Çeşitli dergi ve haber sitelerinde Turizm alanı ile alakalı yazıları yayınlanmıştır. Hobileri Seyehat ve spor. İngilizce, Arapça ve İspanyolca bilmekte, Evli ve bir çocuk babası.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir